Wednesday, December 24, 2008

Moskova Tatil Rehberi


850 yıllık bir tarihe sahip Avrupa’nın en büyük şehirlerinden biri haline gelen Moskova, kendi kimliğini yüzyıllardır koruyor olması ile de tatilcilerin üzerinde büyük ilgi uyandırmayı başarıyor. 18.yy’da bilim ve sanat anlamında gerçekleşen yapılanmanın ardından, küçük bir kasabadan metropol bir şehir olma gelişimleri hız kazanmış… Tarihini anlatmaya sayfaların yetmeyeceği gibi, güzelliklerini de anlatmak bir o kadar zor olacaktır.

Rusya dendiğinde akla gelecek en önemli şey Komünist dönemdir muhakkak… Dünya hakimiyetine kendi ideolojilerini benimsetirken geçirdikleri süreç ise oldukça karmaşık.

Rusya’ya pek çoğunuzun bildiği gibi kış mevsiminde gitmemeniz şiddetle tavsiye edilir. Grp salgınları, soğuktan el ayak uyuşmaları gibi şikayetler ile bir tatil geçirmek istemiyorsanız, Moskova’yı yazın ziyaret etmenizde fayda var. Rusların pek çoğunun özellikle yaz aylarında Türkiye’ye akın ettiklerini bilirsiniz, çünkü genellikle soğuk bir havaya sahip olan Rusya’nın insanları Türkiye’nin sıcak havasına hayran kalıyorlar.

Moskova oldukça kalabalık bir şehir olmakla beraber, 11 milyon kişinin bir arada yaşadığı bu şehirde kalabalıktan sıkılmadığınız takdirde gezeceğiniz birsürü yer bulacaksınız. İşte Moskova’dan gezmeden dönmemeniz gereken 10 yer;

1-) Kremlin Sarayı: Saraya ilk girdiğiniz an kesinlikle Katedral Meydanı’nı ziyaret etmelisiniz. Tsar Çanı ve Kilise kanunlarının yazdığı Tsar Kanınları’nı Rusya’nın geçmişini anlamak için kesinlikle görün: Amory Müzesi’ni de sakın unutmayın! Burası Rus İmpararatorluğu’na ait pek çok eski eseri içerisinde barındırıyor…

2-) Kızıl Meydan: Kremlin’den sonra en ünlü yer olan Kızıl Meydan’da bulunan etkileyici yapılar sizi büyülemeye yetecek. Kızıl Meydan’a gittiğinizde eğer St. Basil Katedrali açıksa muhakkak keşfedin! Dıştan görünümü muhteşem olsa da içinin görünümü sizi hayal kırıklığına kesinlikle uğratmayacak! Bir önerimiz daha; Kızıl meydan’da gün batımı ve bir akşam geçirin. Sihirli atmosfer gezinizin en önemli anları olarak hafızanızda yer edecek.


3-) Devlet Tretyakov Galerisi: Rus sanatının en önemli koleksiyonlarının sergilendiği galeride, Repin, Vrubel, Kandinsky, Chagall ve daha birçok Rus sanatçının eserlerini görebilirsiniz.

4-) Izmaylovo Pazarı: Moskova’nın en eski ve yadigar pazarıdır. Her fiyata her şeyi bulabileceğiniz markette, el sanatı, mücevher, antika, satranç takımları ve aklınıza gelen pek çok Rusya’ya ait eşyayı bulabilirsiniz. Bu marketten metroyu kullanmak için hazırlanan metro haritalarından edinirseniz eğer, Moskova seyahati boyunca sizi yönlendirecek bir materyali de edinmiş olursunuz.

5-) Eski Arbat Caddesi: Bu cadde Moskova’nın en ünlü caddesidir. Turist akınına uğrayan bu caddede alışılagelmiş şeylerin yanında, pek çok artist, müzisyenle karşılaşmanız olasıdır. Bu cadde sadece yayalara özeldir ve böylelikle etrafı çok daha iyi seyretme fırsatınız olacaktır.

6-) Victory Park: Bu parkı biraz tarih bilgilerinizi zorlarsanız eğer, İkinci Dünya Savaşı’ndan hatırlayabilirsiniz. O dönemlerden kalma pek çok heykel, anıt, çeşme, dikilitaş bu parkta günümüzde ziyaretçilere açık tutuluyor.

7-) Sparrow Tepesi: Moskova’yı panoramik olarak izleyip fotoğraf çekmek isterseniz eğer Sparrow Tepesi’ne çıkmalısınız. Romantik dakikalar ve muhteşem pozlar sadece bu tepede yaşanabilir.

8- )Pushkin Sanat Müzesi: Tretyakov Galerisi’ne nazaran, Rusya’nın diğer bir büyük müzesi olan Pushkin’de yabancı uyruklu sanatçıların başyapıtları sergileniyor. Eğer izlenimcilik ve Rönesans dönemine ait eserlere karşı ilginiz varsa, burası sizin için doğru adres olacak…

9-) Bot Turu: Eğer Moskova’ya güle güle demek isterseniz özellikle yazın düzenlenen bot turları hem yorgunluğunuzu attıracak hem de şehre bambaşka bir gözle bakmanızı sağlayacak. Kremlin’i uzaktan seyredip, anlamlı yapılara bir göz atmak, denizin üzerinden fotoğraf çekmek için mutlaka denemelisiniz.

10-) Nazım Hikmet Mezarlılığı: 3 Haziran 1963 yılında ölen Nazım Hikmetin mezarı Moskova’da Novo-Deviçi Mezarlığı'nda bulunuyor.

Eğer votka tutkunuysanız, Rusya’nın ulusal içkisinin yapılışını Votka Müzesi’nde izleyebilir, sizin için özel olarak hazırlanacak votkadan tadabilirsiniz.


Votka ve havyar Moskova’nın en meşhur içkisi ve yemeği olarak bilinir. Votkanın yanında kristal tabaklarda ve buz içinde sunulan havyarı tadabilir, hatta rus votkasından birer şişe arkadaşlarınıza ve sevdiklerinize yanınızda götürebilirsiniz.


Moskova'da Kızıl Meydan'da bulanan restoranlarda damak tadınıza uygun bir çok yemek bulabilirsiniz. Ancak Moskova’ya gidip te Rus mutfağından bir şeyler tatmadan dönmeyin. Özelikle "Solyanka" adı verilen pancar, turşu gibi malzemelerden yapılan bu çorbayı deneyebilirsiniz. Çorbanın Rus mutfağında çok büyük bir önemi vardır. Özellikle balık çorbası ve ülkede yetişen aromatik baharatlar, tereyağlı kremalı sosları ile farklı tatlar yaratmıştırlar. Av etleri, lakerda ve deniz ürünleri de Rus mutfağı tatlarının arasında yer alır.

Moskova’da alışveriş denince akla gelen ilk ürün matruşkalar olsa gerek. İç içe geçmiş tahta bebekler Moskova’nın simgesi konumundadır. Moskova’nın son yıllarda yaşadığı büyük değişimi tüketim piyasasını da iyi yönde etkilemiştir. Ünlü caddelerinde açılan birçok ünlü markanın mağazalarının vitrinleri ayrı bir parlaklık veriyor Moskova’ya. Trafiğe kapalı olan "Ulista Arbat" caddesinde bu lüks mağazaların birçok örneklerini görmek mümkün.


Moskova’da eğlenecek bir yer aradığınız da bulmanız hiç de zor değil. Dünyaca ünlü Moskova Sirki'nde gösterilen akrobatik gösterileri seyredebilir. Son yıllarda açılan bar ve diskolarda, kareoke yapabilir, dj’ler tarafından yapılan müzikler eşliğinde ya da canlı müzik dinleyebileceğiniz birçok mekanda gönlünüzce eğlenebilirsiniz. Son yılarda gece hayatında, daha ucuz olması nedeni ile votka yerine bira tercih edilmektedir. Ama siz yinede Moskova'da meşhur votkaların tadına bakmadan dönmeyin.

Monday, December 22, 2008

Kaş Tatil Rehberi



İlçe merkezi, Kalkan ve Gelemiş Köyü'nde son yıllarda turizm, hızlı bir şekilde gelişmektedir. Bu nedenle turistik tesislerin sayısı hızla artmaktadır. Kaş özellikle dalgıç turizmi bakımında ülkemizin önde gelen merkezlerinden biridir.

Meis Adası'na en yakın noktayı oluşturan Kaş'ta tarihi eserleri ve doğa güzellikleriyle önemli turizm potansiyeli vardır. Bir dil gibi denize uzanan Çukurbağ Yarımadası üzerinde yeni yapılmış modern oteller yarımadayı süslemektedir. Kaş'ın içinde tertemiz sularıyla Büyük Çakıl Plajı, Küçük Çakıl Plajı ve Akçagerme Plajı gibi plajlar vardır. Ayrıca kayıkla Çayağzı Plajı'na da gidilebilir.

Kaş'ın etrafında yer alan 6 adet mağaradan Kaş'a 18 km. uzaklıktaki Mavi Mağara, Aşırlı Adası Deniz Mağarası, güvercinleri ile ünlü Güvercinlik Mağarası en ünlü olanlardır. Bu arada Kaputaş Plajı da bir dünya harikasıdır.

Kaş zengin tarihi yanında gün geçtikçe daha çok rağbet gören trekking, dağcılık, rafting gibi doğa etkinlikleri içinde sayısız olanaklar vermektedir. Doğa ile başbaşa olmak isteyenler için Gömbe'deki Yeşilgöl ve Uçarsu Şelalesi iyi bir seçenek oluşturmaktadır. Akdağ'ın dibinde bulunan Gömbe, Kaş'tan 70 km uzaklıktadır. Akdağ ise Batı Torosların Kızlar sivrisinden sonra en yüksek zirvesidir. Burada bulunan küçük göller dikkat çekicidir.

Gömbe'de Komba antik kenti ve buradan 13 km. uzaklıkta Nisa antik kenti vardır. Ayrıca Kaş içinde Kandyba antik kenti vardır. Bunların dışında Kaş'a 12 km uzaklıktaki Phellos antik kenti görülebilir.

Kaş çevresindeki önemli yerlerden biri de Kekova'dır. Kekova'ya Kaş'tan tekne ile gidildiği gibi karadan üç Üçağız'a gidilip kayıkla da gezilebilir. Burada batık şehir görülebilir. Kaş'ın etrafında adı bilinen Istlada, Apollonia, İsinda, Kyaenai gibi antik kentler yanında ismi bilinmeyen birçok harabe yeri daha vardır. Pek çok adı ve geçmişi bilinen veya bilinmeyen tarihi eser mevcuttur. Örneğin Tüse Köyü'nün yakınındaki alçak bir tepe üzerinde Tysse adında küçük yerleşme görülür.

GEZİLECEK YERLER
Gömbe:Kaş'a 60 km. mesafede, Elmalı yolu üzerinde bulunur. Yol boyunca çam ve sedir ağaçlarıyla kaplı ormanlar adeta köyleri gizlemeye çalışır görünümdedirler.Gömbe, soğuk suları ve elma bahçeleriyle ünlü bir yayladır.

Turistik amaçlı hizmet veren konaklama merkezleri, yöreye ait kokulu otlardan hazırlanan geleneksel yemeklerin lezzeti , tabiatla bütünleşmenize yardımcı olacaktır.Bölgenin en yüksek dağı Akdağ (3024 metre) buradadır.Yeşilgöl ve Uçarsu, yaz sıcağından kaçmak, doğa yürüyüşü yapmak isteyenler için serin ve temiz havası ile ideal yerlerdir. Yöre, dağlardan toplanan kar ile yapılan dondurması ve kar şerbetiyle ünlüdür.

Kalkan (Kalamaki) :Kaş'a bağlı belde olan Kalkan, Kaş'a 25 km. uzaklıktadır.Görülmeye değer bir koyun kıyısına kurulmuştur.Otelleri, pansiyonları, restoranları ve alışveriş mekanları ile her yıl binlerce turist çekmektedir.

Kalkan' ın mimari yapısı ve kent dokusu fazla bozulmamıştır.Yat limanı, uğrayan teknelerin her türlü ihtiyacını karşılamaktadır. Çok sayıda güvercini barındırması nedeniyle Güvercinlik Deniz Mağarası olarak anılan mağara, Kalkan' a 2 km. mesafededir ve mağaraya teknelerle gidilebilir.

Saklıkent :Kaş'a 60 km. mesafededir. Bir doğa harikası olan Saklıkent Kanyonuna, ahşap 100 metre uzunluktaki bir köprüden geçilerek ulaşılır. Kanyonda hizmet veren lokanta ve alabalık çiftlikleri bulunur. Kanyonun uzunluğu 18 km. kadar olup, 6 kilometresi yürüyüş yapmak için çok uygundur. Yaz sıcağından kaçmak, serin sularda yüzmek ve ulu çınar ağaçlarının altında dinlenmek isteyenler için ideal bir yerdir.

Antik Kentler

Antiphellos :Antik kentten günümüze ulaşan eserlerin başında şehrin kuzeyinde kayalara oyulmuş mezarlar ile dört bir tarafa serpilmiş Likya lahitleri gelir. Lahitlerin en görkemlisi, bugün Uzunçarşı Caddesi'nde bulunan ve halk arasında Kral Mezarı olarak adlandırılan Likya Yazıtlı Anıt Mezar'dır (M.Ö.4.yy.).

Antiphellos'da bulunan önemli eserlerden bir tanesi de Kaş Antik Tiyatrosu' dur (M.Ö.1.yy). 4 bin kişilik seyirci kapasitesine sahip olan yapı M.S.2. yüzyılda onarım görmüştür. 26 basamaktan oluşan tiyatronun sahnesi yoktur ve yapının en önemli özelliği Anadolu'daki denize cepheli tek tiyatro oluşudur.

Tiyatronun kuzey-doğusunda Akdam olarak adlandırılan dor tipinde M.Ö. IV. yüzyıla ait ev tipi bir mezar vardır.Yapı, doğal kaya kesilerek yapılmıştır. 3.5 metre yüksekliğindedir ve içerisinde elele tutuşarak dans eden 24 kız figürü bulunmaktadır.Hastane Caddesi üzerinde, dış yüzü muntazam kesme taş kullanılarak yapılmış olan Tapınak bulunur. Yapının temel taşlarının Roma Dönemi'nden kaldığı tespit edilmiştir.

Patara (Ovagelemiş) :Kaş'a 41 km. mesafededir. Antik kent, limanın doğu yakasında geniş bir alana yayılmış durumdadır. Kent ve limanı, yaklaşık 3 km. uzunluğundaki vadinin girişindedir. Patara Limanı, Xanthos (Eşen) Çayı'nın getirdiği alüvyonlarla dolunca bugünkü görünümünü almıştır. Kentin adından ilk kez Herodotos söz eder. Rivayete göre Patara, kentin kurucusu, Su perisi Lykia ile Apollon'un doğduğu yerdir. Şimdilik şehrin tarihi M.Ö. VI. ve V. yüzyıla kadar çıkarılmaktadır.

Şehir Bizans Dönemi'nde de önemli bir konum edinmiştir. Zira 'Noel Baba' olarak adlandırılan Saint-Nicholas Patara'lıdır. Hz. İsa'nın havarilerinden Saint Paul, Roma'ya gitmek için Patara'dan gemiye binmiştir ve Patara, Erken Hiristiyanlık Dönemi'nde Piskoposluk merkezi olmuştur.

Patara'ya girilirken yol üzerinde Likya tipi Roma Devri mezar anıtları görülür. Girişte üçgözlü Zafer Takı, sular altında kalmış üç nefli Liman Kilisesi ve Hurmalık Hamamının kalıntıları vardır.

Bunun 100 m. ilerisinde son kazılarda Likya şehirleri arasındaki mesafeyi gösteren yol kılavuzu bulunmuştur. Klavuz, Dünya karayollarının en eski ve en kapsamlı yol levhasıdır. Antik kentte yer alan Vespasianus Hamamı M.S. 69-79 yılında inşa edilmiştir. Hamamın yanındaki patika izlenirse, Patara' nin mermer döşeli ana caddesine ulaşılır. Caddenin ilerisinde Bizans Kalesi'nin geniş duvarları ile karşılaşılır. Bu kalenin doğusunda Korint Tapınağı ve baıi ucunda Bizans Kilisesi yer alır.

Patara Tiyatrosu (M.Ö.2.yy.) :Bir yamacın eteğine kurulmuştur ve tahmini 10.000 kişiliktir. Tiyatronun kumla kaplı olan bölümleri temizlenmiş ve yapı ortaya çıkarılmıştır. Patara antik kentinde yapılan arkeolojik kazı çalışmaları devam etmektedir.

Patara Plajı : 18 km. uzunluğu (en dar 280m. en geniş bölümü 1500 m. ulaşan ölçümü) ile Türkiye'nin en uzun kumsalına sahip plajıdır. Çevre Bakanlığınca 'Özel Çevre Koruma Bölgesi' ilan edilen Patara plajı, Caretta-Caretta deniz kaplumbağalarının üreme alanıdır. Bölgede, Caretta-Caretta' ların üreme dönemlerinde kaplumbağaların ekolojik ortamlarının devamı için, koruma tedbirleri titizlikle uygulanmaktadır.

Turistik bir yöre olan Patara' da çok sayıda konaklama tesisleri, otel, motel, pansiyon, alışveriş merkezleri ve leziz yöresel yemeklerin yapıldığı restoranlar bulunmaktadır. Ayrıca seracılık da büyük gelişim kaydetmiştir.

Xanthos :Kaş'a 45 km. mesafede Kinik beldesindedir. Eşen Çayı'nın doğu kıyısında kurulmuş, Likya Birliği'nin başkentidir. Kentin akropolisinden elde edilen yüzey buluntuları yerleşme tarihinin M.Ö. 8. yüzyıla kadar uzandığını ortaya koyar.

Antik kentteki ilk araştırmalar 1838'de İngiliz Charles Fellows tarafından yapılmıştır ve ne yazık ki görkemli mezar anıtları, Nereidler Anıtı, Harpyler Anıtı, Payave lahdi, Aslanlı Mezar, British Museum'a kaçırılmıştır.

Kent surları Roma ve Bizans Dönemleri'nde onarılarak çeşitli ilavelerle güçlendirilmiştir. Güneyde, M.Ö. 2. yüzyıla ait kapı yer alır. Bu kapının arkasında İmparator Vespasianus'a ait dor düzenli Zafer Kemeri görülür.

Güneybatıda kentin ilk kurulduğu yer olan Likya Akropolisi vardır. Artemis'e ait olduğu düşünülen bir tapınağın kalıntıları ile bir Bizans Kilisesi akropoliste bulunur. Kuzeydeki Roma Akropolisinde ise görkemli bir manastır dikkati çeker. Tiyatro, Roma Dönemi'ne aittir ve 2. yüzyıla tarihlendirilir.

Felen Yaylası (Phellos) :Kaş'a 12 km. mesafede Felen Yaylası üzerinde, çevreye hakim tepelerde kurulmuştur. Phellos M.Ö. IV. yüzyılda oldukça önemli bir kentti. Antiphellos şehri, Phellos'un limanı idi. Phellos şehrinin etrafını çevreleyen surlardan bir bölümü hala ayaktadır. Kentte yer alan rölyeflerle bezeli bir lahit, M.Ö. IV. yüzyıla ait diğer lahitler ve ev tipinde kayadan kesilmiş mezarlar kenti çevreler.

Belenli (İsinda) :Kaş'tan 13 km. mesafede Belenli Köyünün hemen yakınındaki tepe üzerinde kurulmuştur. İsinda küçük bir Likya şehridir ve etrafı surlarla çevrilidir. Kentte yer alan akropolün ortasında Likya yazıtlı iki ev tipi mezar ilgi çekicidir. Ayrıca birçok kaya mezarı ile Roma Devri'ne ait Likya tipi lahitler günümüze kadar varlığını sürdürmüştür.

Bezirgan (Pirha) :Önemli bir yayla köyüdür. Pirha kalıntılarına köyden 20 dakikalık bir yürüyüşle ulaşılır. Antik kent denizden 850 metre yüksekte kurulmuştur. Kaya mezarları çoktur ve yönleri denize doğrudur. Lahitler ise dağınık bir şekilde sıralanmıştır. Birçok heykel ve rölyef bulunmuş olup, Antalya Müzesi'nde sergilenmektedir.

Sütlegen (Nisa) :Kaş'a 60 km. mesafededir. Önemli bir yayla köyüdür. Ören yeri, köyden 15 dakika mesafededir. Şehrin Likçe olan ismi Neiseus, tiyatronun duvarında yazılmaktadır. Nisa'da Likya ve Roma Devri'nden kalma tarihi kalıntılar bulunur. Bazı lahitlerin ön cephelerinde, mızrak, kalkan, kadın ve erkek tasvirlerine rastlanmıştır. Antik kentin Agorası ve tiyatrosu bulunur. Likya Birliği Devri'nde bastırılan sikkeler, Antalya Müzesi'nde sergilenmektedir.

ULAŞIMI NASIL
Antalya- Kaş arası 192 km. Kaş ile Fethiye arası ise 110 km. Eğer Antalya'dan Kaş'a Gömbe üzerinden giderseniz yol üçte bir oranında uzuyor. Kaş ile Bodrum arası ise 400 km. Kaş'a karayolu ile varmak istiyorsanız, biraz sıkıntıyı göze almalısınız. Dağların denize dik uzanması, bölgeye yol yapımını güç bir hale getirmiş

NEYİ MEŞHURDUR
Akdeniz mutfağı yaygın. Kaş'ta ev yemeği sunan restoranların hemen hepsinde Akdeniz mutfağının tipik lezzeti hakim. Yöresel tatlar hemen fark ediliyor. Gömbe Yaylası"nın kebabı ve dondurmasını tatmadan geçmeyin. Yayla balı, hem besleyici, hem şifalı. Yayla yoğurdu, üzüm pekmezi, keçiboynuzundan elde edilen harnup pekmezi çok meşhur. Kaş'ın en tipik yöresel yemeği "tereyağlı keşkek". Kaş'ta dünya mutfağından örnekler sunan restoranlar bulmak da mümkün

Kapadokya Tatil Rehberi



Kapadokya, (Pers dilinde “Güzel Atlar Ülkesi” anlamına gelir). Bölge 60 milyon yıl önce; Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkmıştır.

İnsan yerleşimi Paleolitik döneme kadar uzanmaktadır. Hititler'in yaşadığı topraklar daha sonraki dönemlerde Hırıstiyanlığın en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Kayalara oyulan evler ve kiliseler bölgeyi Hıristiyanlar için devasa bir sığınak haline getirmiştir.

Kapadokya bölgesi, doğa ve tarihin bütünleştiği bir yerdir. Coğrafi olaylar Peribacaları'nı oluştururken, tarihi süreçte, insanlar da bu peribacalarının içlerine ev, kilise oymuş, bunları fresklerle süsleyerek, binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini günümüze taşımıştır. İnsan yerleşimlerinin Paleolitik döneme kadar uzandığı Kapadokya'nın yazılı tarihi Hititlerle başlar. Tarih boyunca ticaret kolonilerini barındıran ve ülkeler arasında ticari ve sosyal bir köprü kuran Kapadokya, İpek Yolu'nun da önemli kavşaklarından biridir
GEZİLECEK YERLER
Zelve : Avanos'a 5 km, Paşabağlarına 1 km uzaklıktaki Zelve, Aktepe'nin dik ve kuzey yamaçlarında kurulmuştur. Üç vadiden olaşan Zelve Ören Yeri, peribacalarının en yoğun olduğu yerdir. Vadideki peribacaları sivri uçlu ve geniş gövdelidir.

Zelve, özellikle IX. ve XIII. yüzyılda hıristiyanların önemli yerleşim ve dini merkezlerinden biri olmuş; aynı zamanda rahiplere ilk dini seminerler de bu yörede verilmiştir.

Çavuşin (Nicephorus Phocas) Kilisesi : Göreme-Avanos yolu kenarında, Göreme'ye 2.5 km uzaklıktadır. Oldukça yüksek tek nefli, beşik tonozlu, üç apsisli olan kilisenin narteksi yıkılmıştır. 964/965 yıllarına tarihlenmektedir.

Güllüdere (Aziz Agathangelus) Kilisesi : Çavuşin köyüne yaklaşık 2 km uzaklıktaki Güllüdere vadisinin en soldaki kolunda yer alır. Vadinin hemen başlangıcında, solda dik bir yamaç üzerine yapılmıştır.Nef, dikdörtgen planlı, düz tavanlı ve geniş tek apsislidir. VI.-VII. yüzyıla tarihlenen mimariye IX.-X. yüzyılda apsis ilave edilmiştir. Apsisteki iki ya da üç fresk seviyesi apsisin devamlı olarak boyandığını gösterir. Madalyon içinde tahtta oturan İsa'nın sağında ve solunda yer alan İncil yazarlarının sembolleri simetrik olarak resmedilmiştir. Düz tavan, kabartma olarak yapılmış, ortada daire içinde haç, kenarlarda ise palmiye motiflerinin arasında çelenk motifleriyle dekore edilmiştir. Bu şekilde haçı esas alan dekorasyonlar daha çok İkonoklastik Döneme aittir. Kapadokya'da yaşayan halkın haça karşı özel sevgisinden dolayı İkonoklastik Dönem sonrasında da sevilerek yapılan bir motiftir. Çünkü haç Kudüs'teki "Kutsal Haç"ı temsil etmekteydi.

Özkonak Yeraltı Şehri : Avanos'un 14 km uzağında yer alan yeraltı şehri, İdiş dağının kuzey yamaçlarına volkanik granit bünyeli tüf tabakalarının oldukça yoğun olduğu yere yapılmıştır. Geniş alanlara yayılmış olan galeriler birbirlerine tünellerle bağlanmıştır.

Kaymaklı ve Derinkuyu yeraltı şehirlerinden farklı olarak katlar arası haberleşmeyi sağlayacak çok dar ve uzun delikler bulunmaktadır. Düzgün oyulmuş odaların girişleri kapatıldığında havalandırma da bu dar (5cm) ve uzun deliklerle sağlanmıştır. Yine diğer yeraltı şehirlerinden farklı olarak sürgü taşından sonra, tünel üzerine (düşmana kızgın yağ dökmek maksadıyla) delikler oyulmuştur.

Özkonak yeraltı şehrinde Kaymaklı ve Derinkuyu yeraltı şehrinde olduğu gibi hava bacası, su kuyusu, şırahane ve sürgü taşları bulunmaktadır.

ULAŞIMI NASIL
Nevşehir'e ulaşım en çok karayoluyla sağlanıyor. Yöreye uzanan yollar genel olarak iyi durumda... En önemli karayolu bağlantısı Ankara-Kayseri.

Bölgeye gitmek için İstanbul 'dan yola çıkmışsanız, otobanı izleyerek keyifli bir yolculuk yapabilirsiniz. İstanbul – Nevşehir, İzmir – Nevşehir, Ankara – Nevşehir güzergahlarında her gün araç bulunabiliyor. Nevşehir Kapadokya ve Lüks Göreme Turizm gibi yerel firmaların bu güzergahlarda çok sık seferleri var. Yörenin büyük yerleşim birimlerine uzaklıkları ise şöyle: İstanbul-Nevşehir arası 730 km, İzmir-Nevşehir arası 763 km, Ankara- Nevşehir arası 276 km.

GöcekTatil Rehberi



Beldede büyük ve uluslararası yat turizmi açısından önem arzeden dört marina bulunmaktadır. Beldenin en önemli özelliği son derece korunaklı ve geniş bir körfez içerisinde yer alan ada ve koyları bünyesinde barındırmasıdır. Bunların doğal sonucu olarak gelişmiş bir yat turizmi potansiyeline sahiptir. Özel Çevre Koruma altında olan Göcek merkez ve çevresinde çok katlı inşaat izni olmaması sebebi ile konaklamak için 2 katlı otel, motel , apart ve pansiyonlar bulunmaktadır. Bir turizm beldesinin sahip olması gereken tüm alt yapı, donanım ve mekanlara sahip olan Göcek 'in en önemli özelliği alışıla gelmiş tatil beldelerine göre sakin ve huzurlu bir yer olmasıdır


GEZİLECEK YERLER
Göcek konumu itibariyle Sarıgerme, Dalyan, İztuzu plajı, Fethiye Ölüdeniz, Saklıkent, Kayaköy ve Köyceğiz'e yaklaşık 40 dakika uzaklıktadır. Göcek te konaklayıp çevredeki bu doğa güzelliklerini günübirlik ziyaret edebilirsiniz.

İnlice plajı, Katrancı Koyu, Günlüklü Kampı, Ayten ve Osman ağa Koylarına aracınızla ulaşabilir turkuaz mavisi sularda denizin keyfini çıkarabilirsiniz.

Göcekde tekne turlarına katılıp 12 adaların cennet koylarında denize girebilirsiniz. Kahvaltıdan sonra 1030 da başlayan tekne turları ile 12 adaların nadide koylarında yüzebilir, öğle yemeğinde lezzetli balıklar yiyebilirsiniz. Akşamüstü saat 1800 civarı çaylarınız yudumlarken tekneler limana dönüşe başlar.

Özel, küçük tekneleri kiralayıp, kumanyanızı içeceklerinizi temin edip daha sakin koyları ve adaları gezebilirsiniz. Seyre çıkmadan önce oltalarınızı hazır edin. Bu geziler size Mavi Yolculuk için bir antrenman olabilir.

Göcek te akşamlar diğer tatil yörelerine göre biraz daha sakin sessiz geçer. Gürültüden ve kalabalıktan uzak, marinada yürüyüş yapabilirsiniz, hediyelik eşya satan dükkânları ve lezzetli menüleri olan, şirin balıkçı restoranlarını ana caddede gezebilirsiniz.

Port Göcek, Skopea ve Club Marina da bulunan deniz kenarındaki cafe barlarda tertemiz deniz kokusunu ciğerlerinize çekip günün yorgunluğunu üzerinizden atabilirsiniz.

GÖCEK KOYLARI

Birbirinden güzel koyların ve on iki adaların bulunduğu Göcek körfezi yatlar ve mavi yolculuk teknelerinin en gözde rotasıdır.

Akdeniz’le Ege’nin kucaklaştığı turkuaz renkli sularda, mitoloji ve doğanın muazzam bir bileşimi olan, mavi yolculuğun vazgeçilmez duraklarından Göcek Körfezinin ünü, ülke sınırlarını aşıp dünyaya yayılmış durumda.

Küçük bir mağaraya çıkan kayalara oyulmuş merdivenleri ile tanınan Merdivenli Koyu, Diğer bir tanımla Afrodit koyu diye bilinen ve Cleopatra’nın Roma'yı ziyareti sırasında kaldığı ve banyo yaptığı rivayet edilen Hamam Koyu, Şair ve ressam olan Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun yetmişli yıllarda mavi tur yaptığı sırada ziyaret ettiği ve bir kaya üzerine yaptığı Balık resmi ile tanınan Bedri Rahmi koyu, Tarihi eski tersane kalıntılarının bulunduğu Tersane Adası Göcek Koylarının incileridir.

Göcek Koyları, Fethiye ve Dalaman arasında; tertemiz suları, doğası, iklimi ve yat limanları sayesinde yatçılar için korunaklı doğal bir liman olma özelliğiyle, sakin, huzur dolu bir tatil için bulunmaz tek adrestir.

Göcek’te, tekne turlarına katılarak çevre adaları ve muhteşem koyları gezebilirsiniz. Oniki adaların, büyüleyici manzaraları için yanınıza fotoğraf makinesi almayı unutmayın. Atbükü, Sıralıbük, Boynuz Bükü, Bedri Rahmi, Sarsala, Manastır, Göbün, Zeytin Adası, Yassıcalar ve Tersane Adası, muhteşem doğası ve unutamayacağınız durulukta mavi suları sizleri bekliyor.


ULAŞIMI NASIL
Göcek, Fathiye ve Dalaman’a çok yakın oluşuyla, kolay ulaşılabilir bir yöre...Dalaman Havaalanı’na sadece 25 km uzaklıkta...Eğer uçakla gelecekseniz, Dalaman’a indikten sonra Fethiye yönüne doğru yol alıp, karşınıza çıkacak sapaktan içeri dönün. Bir kilometre kadar sonra Göcek’tesiniz. Karayolu ile ulaşımı tercih edenler de otobüsle Fethiye’ye veya Dalaman’a kadar gelip yine aynı yolla bu küçük köye ulaşabilirler.

Foça Tatil Rehberi



Foça, Ege Bölgesinde, İzmir iline bağlı bir ilçedir. İzmir Körfezinin doğu ve kuzey kanadını teşkil eden Foça, körfezin batı kanadında yer alan Karaburun ile karşı karşıyadır. Güney, batı, kuzey tarafları Ege denizi ile çevrili bir yarımada üzerinde olan Foça’nın güney doğusunda Menemen, kuzey doğusunda Aliağa ilçeleri vardır
Foça önlerinde yer alan, altı adet ıssız ada bulunmaktadır. Bunlar; Orak (93 ha), İncir (18 ha), Fener (14 ha), Hayırsız (5 ha), Kartdere (2 ha) ve Metelik (1,5 ha) adalarıdır.
Orak Adası'nın güney kıyısında uzun bir çakıllı kumsal; Orak, Hayırsız ve Kartdere'de 80 m yüksekliğe ulaşan dik yarlar bulunur. Adalar genelde otsu, çalımsı bitkiler ve makiyle kaplıdır. İncir Adası'nın kuzey kıyılarında küçük bir çam ormanı, Fener Adası'nda ise kaktüsle kaplı bir alan bulunur.
İncir adasının piknik alanı ve plaj olarak kullanılması dışında adalarda insan etkinliği yoktur
FOÇA EVLERİ
Geleneksel Foça evlerini Kule evler, Bitişik Düzen Evler, Tek Ev Tipi olmak üzere başlıca üç grupta incelenebilir. Kule evler; Foça'nın dışında, terkedilmiş ya da halen yerleşme yeri olan köylerde, dağınık olarak tek ya da toplu durumda bulunurlar. Yüksekliklerinin cephe genişliğinden daha fazla olması nedeniyle 'kule ev' diye adlandırılırlar. Bitişik Düzen Evler; bu evler bir sokak içerisinde karşılıklı ve bitişik düzende, yan yana yapılmışlardır. Bitişik düzen evlerde ön bahçe yoktur, yapılar doğrudan sokağa açılır. Tek Ev Tipi; ayrık düzende, sıvasız yığma taş yapılardır

GEZİLECEK YERLER
Siren Kayalıkları
Fok balıklarını andıran adacıklardan oluşan bu kayalıkların en büyüğü Orak Adası kayalıklarıdır.Homeros destanında yer alır ve yolunu şaşıran gemilerin çarptıkları kayalıklar olarak söz edilir. Fok balıklarını andıran adacıklardan oluşan bu kayalıkların en büyüğü Orak Adası kayalıklarıdır.

Şeytan Hamamı
Çan tepesinin eteğinde yer alan ve kaya mezar tipinde olan yapı, Şeytan Hamamı olarak bilinmektedir. İlçe merkezine 2 km. uzaklıktadır.

Taş Ev
Foça'ya 10 km. kala yol kenarında yükselen bu kaya anıt mezarı, yarı yontulmuş şekildedir. Pers etkisinde inşa edilen yapı Lykia- Lydia geleneğinde inşa edilmiş olup, M.Ö.4. yüzyıla tarihlenmektedir.

Beş Kapılar Kalesi
Bu antik Kale Michel Paleoloc tarafından 1275 yılında Cenevizli Manuel Zacharna'ya verilmiş ve zaman içerisinde Cenevizliler tarafından surları onarılmıştır. Phokaia'nın 1455 yılında Osmanlı topraklarına katılmasından sonra surlar onarılarak bugün dokuz tanesini ayırt edebileceğimiz kulelerle donatılmıştır. Beş Kapılar' da bugün Açıkhava Tiyatrosu olarak kullanılan bölüm ise 'kayıkhane' idi. Giriş kapısının üzerinde yer alan yazıta göre, bu onarımı Kanuni Sultan Süleyman'ın 1533-1541 yılları arasında Saruhan Sancak Beyliği yapan oğlu Sultan Mustafa Han'ın oduncusu Silahtar İskender Ağa 1538-1539 yıllarında yaptırmıştır

Dış Kale
Foça'nın güney batısındaki 'Kale Burnu'nda 'Dış Kale ya da Ceneviz Kalesi' diye anılan kale, kaynaklara göre 1678 yılında bölgeyi korumak için stratejik bir noktada, Osmanlılar tarafından, bir boğazkesen olarak yapılmıştır. Bir burun üzerinde yer alan Kale, doğuda savunma amacıyla anakaradan büyük bir hendekle ayrılmıştır. Sualtı arkeolojik araştırmaları sırasında kalenin açıklarında denizin dibinde taş gülleler bulunmuştur. Bu gülleler, kaleden düşman gemilerine mancınıkla atılmış olduğu düşünülmektedir
ULAŞIMI NASIL
İzmir’e 70 km’lik mesafesi olan Foça, İzmir Körfezi’yle Çandarlı Körfezi arasında kalan yarımadanın üzerinde yer alıyor. Buna rağmen yöreye deniz ulaşımı yok. Foça’ya havayoluyla gelmek isterseniz İzmir Havayolu’nu kullanabilirsiniz. Bundan sonra geriye 70 km’lik bir karayolu yolculuğu kalıyor. Eğer otobüsle ulaşımı tercih ediyorsanız yine İzmir’den aktarma yapmak durumundasınız. İzmir otogarından Foça’ya hareket eden minibüsler bulmak mümkün...

NEYİ MEŞHURDUR
Foça her bakımdan bir deniz ve balık kenti... Burada mevsimine göre her türlü balık yemeniz mümkün... Yöresel balık yemekleri de var. Sarımsaklı yoğurt sosu dökülerek yenilen kupa balığı bunlara bir örnek... Balıkla yoğurdu bir arada duyunca, insan biraz tereddüt etse de Yoğurtlu Kupa, Foça’nın spesiyali.

Fethiye Tatil Rehberi





Ölüdeniz gibi dünyada eşi bulunmayan bir plajı bulunan Fethiye Türkiye'nin turizm merkezlerinden biridir. Af Kule gibi dalış bakımından çok uygun yerlere sahiptir. Turizme açılmış birçok mağara mevcuttur. Doğal yapısı ile Paraglide gibi alternatif sporlar yapılmaktadır. Kelebek Vadisi ve Kabak Koyu gibi doğası bozulmamış çok özel bölgeler vardır. Günlük turlar ile 12 Adalar diye adlandırılan adalar ziyaret edilebilir.

Ölüdeniz dışında Fethiye civarındaki birbirinden güzel plajları: Belcekız (Belceğiz), Çalış, İztuzu Plajı (Dalyan)

Bu kadar alternatifin yanında antik çağlardan kalmış kent kalıntıları ile kültür turizmine de açıktır. Fethiye çevresindeki antik kentlerin bazıları şöyledir: Telmessos, Kaunos, Kadyanda, Tlos, Pınara, Letoon ve Xanthos. Bunların dışında zengin eserleriyle Fethiye Müzesi'de turizme hizmet etmektedir.

Şövalye Adası: Tarihte Meğri adası, Fethiye adası isimleriyle de anılan Şövalye adası; Fethiye körfezini kapatan ince uzun, lades kemiği şeklinde bir adadır ve limanı korunaklı bir yer haline getirir. Bölgeyi çevreleyen adalar zincirinde üzerinde yerleşim yeri bulunan tek adadır. Şövalye adası nın batısında Kızılada, doğusunda Çalış Plajı, güneyinde Fethiye, kuzeyinde açık deniz vardır. Limanın tam göbeğinde olan yerleşiminden dolayı gün boyu tüm güneş ışığını takip eder.

Kyzikos antik kenti ve Daskyleion ören yeri Bandırma Arkeoloji Müzesinde teşhir edilmektedir. Müzede, Daskyleion'a özgü Anadolu Pers sanatının özelliklerini taşıyan antemionlu ve frig yazıtlı mezar stelleri, kazılarda çıkarılan Pers etkili pişmiş toprak kaplar ile Kyzikos antik kendinden ve civardan elde edilen mezar stelleri sergilenmektedir.

Erdek’in 10-12 km. dışında bulunan ve büyük medeniyetin yaşadığı Kyzikos(Kizikos) kentinde ilk yaşayanların Dolion’lar oldukları ve şehrin kurucusunun da Kral Kyzikos olduğu bilinmektedir. Kyzikos’dan geri kalan ve bilinen tarihi mimari zenginliklerini şöyle sıralayabiliriz; Hadrianus tapınağı, Kyzikos Amfitiyatrosu, Altıköşe kuleler, Bouleuterion, Bergama Kraliçesi Apoolonis’in adına oğulları tarafından yaptırılan tapınak, Kirazlı Yayla Manastırı

Meryem Kilisesi: 431 Konsül Toplantısı'nın yapıldığı yer olan Meryem Kilisesi (Konsül Kilisesi), Hz. Meryem adına inşa edilmiş ilk kilisedir. Liman Hamamı'nın kuzeyinde yer almaktadır. Meryemana Evi: Hz.İsa'nın annesi Meryemana, Hz. İsa öldükten sonra St. Jean ile birlikte Efes'e gelmiş ve hayatının son yıllarını burada yaşamıştır.
Yedi Uyuyanlar: Bizans döneminde mezar kilisesi haline getirilmiş olan bu yer, Geç Roma imparatorlarından Decius zamanında putperestlerin zulmünden kaçan yedi Hıristiyan gencin Panayır Dağı eteklerinde sığındıkları rivayet edilen mağaradır.

St. Jean Kilisesi: Bizans İmparatoru Büyük Iustinianus tarafından yaptırılan ve o dönemin en büyük yapılarından bir olan 6 kubbeli kilisenin merkezi kısmında, altta, Hz. İsa'nın en sevdiği havarisi St. Jean'ın mezarının bulunduğu iddia edilmektedir ancak henüz herhangi bir bulguya rastlanamamıştır. Kilisenin kuzeyinde hazine binası ve vaftizhane vardır.

Kale: Kale içinde cam ve su sarnıçları vardır.

İsabey Camii: 1375 yılında Aydınoğulları'ndan İsa Bey tarafından Şam'lı Mimar Ali'ye inşa ettirilmiştir
GEZİLECEK YERLER
Gemiler Adası


Ölüdeniz ya da Gemiler Koyu'ndan teknelerle ulaşılan ada üzerinde M.S. 5 -11. yy.lar arası yapılmış Bizans dönemine ait kilise, şapel sivil yapı kalıntıları bulunmaktadır. Hıristiyanlığın ilk yayılma merkezlerinden biri olması nedeni ile önem taşımaktadır. St. Nicolas olarak da bilinen ada, Mavi Tur teknelerinin uğrak yeridir.

Araxa
Fethiye'ye 40 km. uzaklıkta Antik Xanthos Çayının çıktığı yerde kurulmuştur.Bu olağan üstü su kaynağı mitolojik öykülere konu olmuştur. Bugün Ören Köyü sınırları içerisinde kalan kentten günümüze sur kalıntıları, hamam ve Bizans dönemine ait su yolu kalmıştır.

Tlos
Fethiye'ye 45 km. uzaklıktadır. Likya Federe Birliğinin 6 büyük kentinden biri ve birliğin "spor merkezi"dir. Uçan kanatlı atı Pegasus ile ünlenen Mitolojik kahraman Bellaforonte'nin yaşadığı kent olarak bilinir. Likya bölgesindeki en eski kent olduğu ve kuruluşunun İ.Ö. 2000'lerden önceye dayandığı arkeoloji kazıları ile tespit edilmiştir. Kent akropolünün doğal kayası üzerinde oluşturulan mezarlığı, Likya'nın en güzel ev tipi mezarları ile süslenmiştir. Nekropoldeki İ.Ö. yy.a tarihlenen kral tipi mezarın ise Bellaforonte'ye adandığı bilinir

Letoon
Fethiye'ye 55 km. uzaklıkta, Likya Federe Birliğinin dinsel merkezidir.Tanrıça Leto,Tanrıça Artemis ve Tanrıça Apollon'a adanmış 3 tapınağı ile ünlüdür. Arkeoloji kazıları 1962 yılından bu yana sürdürülen Letoon'da bölgenin erken Hıristiyanlık dönemine ilişkin kiliseleri de ortaya çıkartılmıştır.

Pinara
Akdağ'ın eteklerinde Fethiye'ye 55 km uzaklıktadır. Likya'nın en büyük kentlerinden biridir.Bölgedeki ilk güzellik yarışmasının yapıldığı kent olarak bilinir ve tanrıça Afrodit'e adanan ilginç mimari özellikteki tapınağı ile önem kazanmıştır. Yüzlerce "güvercin yuvası" biçiminde hazırlanmış halk tipi mezarları Nekropolis'ini benzersiz kılar.

Cadianda
Fethiye'den 25 km. uzaklıktaki Üzümlü sınırlarındadır. Likya Federe Birliğine en son katılan kent olarak bilinir. İlginç fizik yapısı içinde kurulan kent doğal nedenlerle oldukça yıpranmıştır. Fethiye Müzesince gerçekleştirilen kazılar sonrası ortaya çıkan Tiyatrosu, Agorası,Stadyum-Hamam kompleksi ve anıt mezarları ile son yıllarda bölgenin ilgi odağı haline gelmiştir.

Kayaköy
Kuruluşu kesin olarak bilinmeyen ve depremler sonucu birkaç ev tipi mezarı dışında bütünüyle yok olan antik Karmillassos'un üzerinde 14. yy. dan başlayarak kurulmuş bir Rum yerleşimidir. Eski adı Levissi'dir Yaşamı boyunca çevresindeki beş Türk köyünün halkı ile bütünleşen ve dostluk, kardeşlik, barış kavramları üzerinde insanlık dersleri veren Kaya köy bölgemizin gurur kaynaklarından biridir. 1922 yılında Türk ve Yunan hükümetleri arasında imzalanan bir "nüfus değişimi" anlaşması uyarınca, Kaya köyün Rum ahalisi ile Batı Trakya'da yaşayan Türk ahali karşılıklı olarak yer değiştirmiştir

Telmessos
Antik Tiyatrosu Antik kaynaklar Telmessos'da büyük bir tiyatronun olduğundan bahsetmekteydi.1993 yılında Fethiye Müze Müdürlüğü başkanlığında yapılan sondaj kazılarında erozyonla dolmuş olan 3-4 metrelik toprak tabakası altında tiyatronun oturma sıraları bulunmuştur. 1995 yılına kadar sürdürülen çalışmalar sonucu tiyatrodan kalabilen tüm kalıntılar bugün gün ışığına çıkartılmıştır. Erken Roma döneminde inşa edilen, M.S. 2.yüzyılda onarım geçiren tiyatronun 5000 kişi kapasiteli olduğu ve Bizans döneminde arena olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Şimdiki haliyle 1500 kişinin kullanımına cevap veren Telmessos Tiyatrosu'nun onarımı için röleve projesi tamamlanmıştır.

Camiler
Cezayirli Cami Cami, 1791 yılında Cezayirli Hasan Paşa tarafından yapılmıştır. Hasan Paşa ayrıca Kemer Köprüsü, Yayla yolundaki Paşa Hanı, Yaka köyündeki su kemerleri gibi birçok yapıtı Fethiye'ye kazandırmıştır.

Kaya Mezarı
Likya Kaya Mezarları Şehir içinde Likya döneminden kalma M.Ö. 4.yy. eserleri dikkati çeker. Bunlar, şehrin simgesi haline gelen doğal kayaya oyulmuş mezarlardır.Çok sayıda düzgün basamaklarla mezarların en güzel ve en görkemlisi olan Amintas'a ulaşılır. Bu mezar aşağıdaki düzlükten de kolaylıkla görülür ve yaklaştıkça, büyüklüğü karşısında duyulan hayranlık artar. Soldaki sütunun orta kısmında, M.Ö. 4. yy. alfabesi ile "Herpamiasoğlu Amintas" yazılıdır. Bu kişinin kimliği tam olarak bilinmemektedir. İlçede görülmeye değer pek çok lahit mezar bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi Likya dönemine ait olanıdır. Deniz içerisinde yükselen mezarın ilginç bir görünümü vardır. İki katlı ön yüzünde dörtgen, ahşap kirişleri andıran oymalar ve gotik stili kemerli bir kapağı bulunmaktadır. Kapağın her iki yanı savaşları resmeden fresklerle bezenmiş olup, bunların kişinin yaşamı ile ilgili olduğu sanılmaktadır.

Kaleler

Fethiye Kalesi Şehrin güneyinde yükselen kalenin, Aziz John'un şövalyelerine ait olduğu sanılmaktadır. Duvarlara oyulmuş birkaç yazı, tarihi belirsiz bir sarnıç dışında, tepenin doğu yüzünde küçük ve basit iki kaya mezarı bulunmaktadır.

Plajlar

Ölüdeniz-Belcekız
Turizm otoritelerince "Tanrının Dünyaya bahşettiği cennet" olarak nitelendirilen Ölüdeniz, ülke dışına taşan ünü ile dünyaya mal olmuş bir turizm merkezidir.Kıyılara kadar uzanan yemyeşil çam ormanları, içinde yeşilin, mavinin ve morun her tonunun görülebileceği ılık denizi, uzun kumsalı ile Ölüdeniz bir Dünya harikasıdır. Son yıllarda, 1975 m. yükseklikteki Babadağı'nın doruklarından paraşütle atlayanlar, dünyanın en nefes kesici manzarasıyla karşılaşmaktadırlar. Yılın on ayı denize girme olanağı sunan bu eşsiz koyda çok sayıda turistik tesis, restoran, alışveriş merkezi ile sağlık kabini, duş-tuvalet, büfe, kabin vb. üniteler bulunmakta, ilçeye 14 km. uzaklıktaki merkeze gün boyu dolmuşlarla ulaşım sağlamaktadır

Kıdrak

Belceğiz'in 3 km. güneyindeki koy, sık çam ağaçları, temiz kumsalı ve berrak denizi ile ideal bir günübirlik dinlenme yeridir.

Faralya
Kıdrak yolunun devamındaki şirin sahil köyü,vahşi doğası,elverişli iklimi,sıcakkanlı insanları ve tüm çekiciliği ile gezginlerin uğrak yeri konumundadır

Kelebekler Vadisi

Ölüdeniz 'den 3-4 mil uzaklıkta, etrafı 350 m. yükseklikte dağlarla çevrili bu ilginç kanyon adını, temmuz-eylül ayları arasında görülen "Jarsey Tiger" adlı kelebeklerden almıştır. Yaz kış akan küçük şelale, geniş kumsal, tertemiz deniz, pırıl pırıl çakıl taşları ve çevreyi süsleyen pembe zakkum çiçekleri ile küçük bir yeryüzü cenneti olan koya ulaşım, Ölüdeniz'den teknelerle sağlanmaktadır. Dünya gezginlerinin buluşma yeri olan vadide çadırlı kamp alanı, restoran, bar, roof, duş, kabin vb. olanaklar sunulmaktadır.

Saklıkent
İlçe merkezine 50 km. uzaklıkta, Kayadibi Köyü sınırları içerisindedir.18 km. uzunlukta, yüksekliği yer yer 600 m.yi bulan benzersiz kanyonun içerisine gizlenmiş bir doğa harikasıdır. Dimdik sarp kayalıkları, çınar ağaçları, pırıl pırıl akan coşkulu kaynak suları ile, doğa tutkunları için dağcılık, yürüyüş, yüzme olanakları sunan eşsiz bir turizm merkezidir

Yakapark
İnsan emeği ve yaratıcılığı ile doğanın engin zenginliğinin birlikte oluşturduğu, su sesi ve kuş sesinin gizeminde unutulmaz anların yaşanacağı eşsiz bir dinlenme yeridir. Yaka Köyü'nden 2 km.lik bir yolla ulaşım sağlanmaktadır.

Göcek
İlçeye 30 km. uzaklıkta, Fethiye-Muğla karayolu üzerindedir. Şirin bir balıkçı kasabası görünümünde olan Göcek, son yıllarda yat turizminin en önemli merkezlerinden biri haline gelmiştir. Doğal limanının yanı sıra etrafını çevreleyen çamlık tepeleri, yakınındaki ören yerleri, çok sayıdaki koy ve adaları ile eşsiz bir turizm cennetidir. Marinalarda yatçılara her türlü hizmet verilebilmekte, dileyenler küçük şirin tesislerde konaklayıp,balıkçı lokantalarında ve barlarda keyifli anlar yaşayabilmekte, günübirlik turlar ve su sporları ile tatillerini renklendirebilmektedirler

Adalar
Birbirinden güzel, sayısız koylarla süslü Kapıdağ Yarımadası ve adalardan oluşan, balıkçıların "Karanlık İçi" olarak tanımladıkları kesim mavi yolcuların uğrak yeridir. Fethiye ve Göcek 'ten düzenlenen günübirlik turlarla da ulaşılan Yassıca Adalar, Hamam Koyu, Kurşunlu Koyu, Yavansu, Bedri Rahmi Koyu, Tersane Adası, Göbün Koyu, Boynuzbükü, Göcek Adası, Domuz Adası, Zeytin Adası, Kızıl Ada yörede "12 Adalar" olarak ta anılmakta ve en önemli çekim alanı özelliğini taşımaktadır.

Oyuktepe Koyları
İlçedeki iki büyük tatil köyünün de yer aldığı yarımadadaki Mempaşa, Küçük Samanlık, Büyük Samanlık, Boncuklu , Kuleli Aksazlar, Akvaryum,Turunç Pınarı vb. doğal koylar,özellikle yöre halkının sıkça gittiği günübirlik mesire yeridir

Katrancı Koyu
Şehre 17 km. uzaklıkta Muğla Karayolu üzerindedir. Denize kadar uzanan sık çam ağaçları ile kaplı koy,orman içi dinlenme alanı olup, duş, WC, kabin, içme suyu,büfe,kameriye,otopark gibi hizmetlerin de sunulduğu ideal bir çadırlı kamping ve günübirlik mesire yerleridir.

Günlük (Küçük Kargı)
Fethiye-Muğla karayolu üzerinde,şehre 19 km. uzaklıktadır. Dünyada eşine az rastlanan sık günlük ağaçları ile bezeli koy, kamping ve günübirlik mesire alanıdır. Yılın her mevsimi ayrı güzelliklerin sergilendiği benzersiz doğası ve eksiksiz sunulan hizmetlerle yerli ve yabancı herkesin ilgisini çekmektedir

Çalış Plajı
İlçeye 5 km. uzaklıktaki,yeryüzünde günbatımının en güzel izlendiği yer olarak tanımlanan Çalış, 4 km.lik kumsalı ile sıcak yaz akşamlarında serin esintisi ile "Caretta Caretta"ları ile, su sporlarına elverişli denizi ile çok sayıda nitelikli konaklama tesisi, restoranları, barları,alış veriş ve ulaşım olanakları ile ilçe turizminin en gözde yerlerinden biridir.

Hisarönü Ovacık
Ölüdeniz beldesinde yer alan bu iki tipik Türk köyü, son yıllarda bu en belirgin özelliklerini, yoğun konaklama, alış veriş ve eğlence merkezine dönüştürmüşlerdir. Turizmin en hareketli odak noktası haline gelen Ovacık ve Hisarönü, Ölüdeniz, Babadağ, Kaya köyü gibi çekim alanlarına yakınlıkları ile de ayrı önem taşımaktadır.

ULAŞIMI NASIL
ÖLÜDENİZ, Muğla'ya 128 km, Fethiye'ye 12 km uzaklıkta. Özel aracınızla İzmir üzerinden Marmaris, Göcek ve Fethiye yolunu takip edebilirsiniz. Ölüdeniz'e kuzeyden geliyorsanız, Korkuteli üzerinden gelmenizi tavsiye ederim. Kaş ve Kalkan üzerinden sahil yolunu izleyerek geleyim derseniz, Kemer'den Finike'ye kadar yolların dar ve virajlı olduğunu unutmayın.

NEYİ MEŞHURDUR
Fethiye turizm açısında çok gelişmiş olduğu için restoran seçenekleri de çok fazla. Yat limanında deniz ürünlerinin tadına varabilirsiniz. Kordon'da akşam yemeği için çok şık mekanlar var. Kordon'daki Rafet Restoran, yıllardır nitelikli servisi ve şahane yemekleriyle her yaştan ziyaretçiyi mutlu ediyor Burada menülerin zenginliği sizi hayrete düşürebilir. Bir de Fethiye'deki restoranların hemen hepsi, menü ve fiyatları tablolayarak restoran önlerinde bulunduruyorlar. Bu da, seçim yapmanızı kolaylaştırıyor. Fethiye'de fast food konusunda da epey seçeneğiniz var, farklı ülkelerin mutfağının tadını çıkarmakta da. Çin restoranları revaçta. İngiliz usulü kahvaltı, sabah saatlerinin alışkanlığı. Belediyeye bağlı Fethiye Parkı'ndaki çay bahçesinde dinlenmek mümkün. Özellikle günübirlik bir tur dönüşünde, sizi Fethiye içinde bıraktılarsa, bu çay bahçesinde çayını yudumlayabilir, ağaçların altında serinliğin tadını çıkarabilirsiniz.

Erdek Tatil Rehberi



Erdek, Eskişehir, Bilecik ,Bursa gibi yerleşimlerin gözde sayfiye mekanlarıdır. Plajlar ve diğer turistik çekim noktaları Tatlısu'dadır. Yakınlardaki Kapıdağ'ın ormanlık iç bölgeleride ilgi çekmekte ve doğa turizmi amacıyla kullanılmaktadır. Kapıdağ'da Batı Trakya göçmeni muhacir türklerin ve Pomak türklerinin yaşadığı bakir köyler vardır. Cumhuriyet öncesinde Kapıdağ yöresi Anadolu'da Rum nüfusun en yoğun yaşadığı yerlerin başlıcalarındandır.

Kyzikos antik kenti ve Daskyleion ören yeri Bandırma Arkeoloji Müzesinde teşhir edilmektedir. Müzede, Daskyleion'a özgü Anadolu Pers sanatının özelliklerini taşıyan antemionlu ve frig yazıtlı mezar stelleri, kazılarda çıkarılan Pers etkili pişmiş toprak kaplar ile Kyzikos antik kendinden ve civardan elde edilen mezar stelleri sergilenmektedir.

Erdek’in 10-12 km. dışında bulunan ve büyük medeniyetin yaşadığı Kyzikos(Kizikos) kentinde ilk yaşayanların Dolion’lar oldukları ve şehrin kurucusunun da Kral Kyzikos olduğu bilinmektedir. Kyzikos’dan geri kalan ve bilinen tarihi mimari zenginliklerini şöyle sıralayabiliriz; Hadrianus tapınağı, Kyzikos Amfitiyatrosu, Altıköşe kuleler, Bouleuterion, Bergama Kraliçesi Apoolonis’in adına oğulları tarafından yaptırılan tapınak, Kirazlı Yayla Manastırı


GEZİLECEK YERLER
Kyzikos : Erdek İlçesine 9 km uzaklıkta bugün kısmen ayakta bulunan antik kent, Kapıdağ yarımadasının Anadolu sahiline birleştiği noktada Dolionlar tarafından kurulmuş olan şehir, ilk kralları olan Kyzikos’ un adını almıştır.

Bandırma ve Erdek Körfezlerinin birleştiği kıyılardan başlayarak kuzeye Kapıdağ eteklerine doğru yayınlan şehre ait kalıntılar yaklaşık 11 km2’lik alana yayılmaktadır. Bu harabeler arasında bugün sadece tonozlu temelleri ile etrafa dağılmış mimari parçaları bulunan Hadrianus Tapınağı, şehrin Roma dönemindeki ihtişamı hakkında bilgi vermektedir.

Kirazlı Manastırı : Antik dönemde Didumus Dağı olarak bilinen dağın eteğinde manastır, kilise ve yapı gruplarından oluşan bir kompleks duvar tekniğine göre 19.yy’(1800’lü yıllarda) Rumların kullandığı bir dini anıt yapı mevcut temellerden ve duvar kalıntılarından bodrum üzerine 2 katlı bir yapı olduğu anlaşılmaktadır. Bugün mevcut olan kilisenin güney duvarı ile ABSIS duvarının bir kısmı ayakta ve yüzeyde bulunmaktadır. Kyzikos Kentinin güneybatısında Roma döneminden dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen Hadrianus Mabedi kalıntıları bulunmaktadır.

Şehir Surları : Aşağı Yapıcı yolundan gidildiği takdirde köy yakınındaki Demirkapı mevkiinde bazı şehir suru kalıntıları görülür. Bu kalıntılar Erdek Körfezi’ne kadar uzanır.

Kaleler

Seyitgazi Tepesi’nde sekiz adet kale vardır. Ayrıca 5 km kuzeylinde Muhla Kalesi bulunmaktadır.

Plajlar

Çakıllı olmayan altın renkli kum şeridinin baştan başa sardığı Erdek sahilleri Türkiye’nin en güzel tabii plajlarındandır. Plaj, Edincik altlarından başlayıp Çuğra’ ya kadar uzanır. Sahillerin hemen hemen tamamında konaklama tesisleri ve kamplar bulunmaktadır. Narlı,Ocaklar ve İlhan Köyleri de tabii kumsallarla çevrili plaj yerleridir.

Doğa Yürüyüşleri

Kapıdağ yarımadası çevresinde kıyı boyunca tekne turları yapılabilir. Ayrıca bu tur bisikletle de yapılabilir. Kapıdağ ormanlarında, yürüyüş ve kara avcılığı da müsaittir.

ULAŞIMI NASIL
Balıkesir Ankara ve İstanbul'u İzmir'e bağlayan karayolu üzerinde bir transit merkezi durumundadır. Bursa-Ankara-İstanbul, İzmir ve Çanakkale illerine düzgün asfalt yollarla bağlıdır. Ayrıca İstanbul üzerinden feribot ve deniz otobüsü ile ulaşılabildiği gibi, Körfez Havaalanı ve Balıkesir Havaalanının hizmete girmesiyle İstanbul havayolu bağlantısı da bulunmaktadır.

Karayolu : Balıkesir'den Türkiye'nin her yerine karayolu imkanı bulunmaktadır

Havayolu : Körfez havaalanının hizmete açılmasıyla havayolu ile İstanbul'dan Ayvalık, Burhaniye ve Edremit ilçelerine ulaşabilmek mümkün olmaktadır.Türk Hava Yolları Acentası Körfez Havaalanı içerisinde hizmet vermektedir.

NEYİ MEŞHURDUR
Erdek’te her türlü damak tadına uygun yemek yiyebileceğiniz mekanlar bulunuyor. Sahil boyunca uzanan irili ufaklı büfe - lokantalardan, balık restaurantlara, sandviçcilere kadar istediğiniz her çeşit mekanı bulabilirsiniz.

Gündüzleri özellikle sahil kenarında kumpir çok yaygın. Adım başı bir kumpirciye rastlayabilirsiniz. Akşamları ise balık ve deniz ürünleri restoranları daha revaçta. Mevsimine göre, özellikle istavrit, karagöz ve sardalya yörenin gözde balıkları... Balıkla birlikte sunulan, yöreye has, tatlı kırmızı soğan, midye tava ve midye dolma da yörenin vazgeçilmez yiyeceklerinden.

Edremit Tatil Rehberi



Edremit Balıkesir ilinin Bandırma'dan sonra en büyük ilçesidir. Körfez bölgesinin ise ticari merkezidir.
Edremit, Milattan 1443 yıl önce Pidasus adı ile Burhaniye İskelesi civarındaki Karataş Mevkiinde kurulmuş bir şehirdir. Truva-Bergama yolu üzerinde bulunmasından dolayı birçok baskınlara uğramış bir ara, harap bir halde Lidya Kralı Krezüs ün eline geçmiştir. Kralın kardeşi bu şehri yeniden yaptırmış hatta süslemiş ve kendi adı olan Adramys ismini vermiştir. M.S. 1231 yılında, Türk akıncıları Edremit’e saldırmış ve çetin savaşlardan sonra, Türk Komutanı Yusuf Sinan’a şehrin anahtarı teslim edilmiştir. 1336 yılında Karesi toprakları Osmanlı Ülkesine katıldığından, Edremit’te Orhan Gazi tarafından Osmanlı Devleti hudutları içine alınmıştır.

Kurtuluş savaşı yıllarında; Edremit’te Kaymakam olan Hamdi Bey 15 Eylül 1919’da Edremit’te kurduğu Kuvayi Milliye Teşkilatı ile Akbaş Baskınını düzenleyerek, ele geçirdiği çok sayıda silah ve mühimmatı orduya aktarmıştır. 30 Haziran 1920 tarihinde Soma ve Balıkesir cephelerinin bozulması üzerine silahını bırakmak zorunda kalmıştır. 797 gün işgal altında kalan Edremitliler birçok tehlikeler geçirmiştir. 9 Eylül 1922 günü, düşmanı kovalayan Türk Süvarilerine kavuşmuş ve onları bağrına basmıştır. Bu gün her yıl parlak törenlerle Kurtuluş Bayramı olarak kutlanmaktadır.


GEZİLECEK YERLER

Zeytinli

Zeytinli Akçay'a 15 dk. uzaklıkta olup bir dere ile birbirinden ayrılmaktadır. Beldenin sahilinde disco, çay bahçeleri bulunmaktadır. Plajı ve denizi temizdir. Zeytinli sahilinde az sayıda da olsa moteller bulunmakta bunlar sadece yazın hizmet vermekte ve önceden rezervasyon yapılması gerekmektedir. Zeytinli gözde tatil merkezi Akçay'a sadece 2 kilometre uzaklıkta ve bir cok cafe, restoran ve diskoya yürüyüş mesafesindedir. Eski Turban Tatil Köyü yeni(akçay resort) ile komşudur.

Beldede tanınan ve en eski tatil yerleşim bölgesi, Avukatlar sitesidir.

Plajı çok daha temiz ve sakin olduğundan Akçay'a göre tercih sebebidir. Deniz soğuk olmakla birlikte daha az taşlı ve denizkestanesi ihtiva etmemektedir. Zeytinli için baska önemli bir atraksiyon 2006 yazında düzenlenmeye baslayan ve her yıl tekrarlanmasi umulan rock festivalidir (Zeytinli Rock Festivali). Bu güzide etkinlikte yerli rock grupları yer almakta ve dinleyenlere ucuz ve kaçırılmaması gereken bir eğlence sunmaktadır.

Beldeye yakın olan Zeytinli köyü ve Kızılkeçili köyü güzel bir ziyaret yeridir. Bu köyün yakınında zeytinlikler, Sütüven Şelalesi ve Hasanboğuldu göleti mutlaka uğranması gereken yerler olup, Sütüven çevresi Kaz Dağları Milli Parkı'na bağlı gözde bir dinlenme ve piknik yeridir.

Akçay

Akçay, Balıkesir'in Edremit ilçesine bağlı bir beldedir. Edremit'e 8 kilometre uzaklıktadır.

Türkiye'nin ilk turizm beldelerinden biridir. İstanbul'a yakın olmasından dolayı İstanbulluların ve devlet memurların ilgisini çekmiş ve 1980'lerden sonra gelişimine başlamıştır. 1990'lı yıllarda altın çağını yaşamıştır. Su beldesi olarakta bilinir

Kaz Dağlarının eteklerinde kurulu olan Akçay, küçük bir turizm kasabası iken günümüzde gittikçe şehirleşmektedir. Akçay'ın uzun ve güzel kıyı kordonunda pekçok çay bahçesi, temiz otel ve pansiyonlar, dükkanlar ile Kaz Dağları'nın simgesi olan Sarı Kız'ın bir heykeli bulunur. Beldede 2007 yılı itibariyle bir alışveriş merkezi de açılmıştır.

Akçay'da bir çok yazlık apartman site bulunur

ALTINOLUK

Edremit'e 27 Akçaya 19 km mesafede bulunmaktadır. Sahil kesmi doğal plajlarla dolu olup tatil evleri, siteler ve konaklama tesisleri bulunmaktadır. Çok önemli bir turistik merkezimizdir. Havanın temiz ve bol oksijenli özelliğinden dolayı yöremizde Oksijen Çadırı olarak adlandırılır. Tıp çevrelerinin kalp ve astım hastalarına tavsiye ettikleri bir yerdir. Ayrıca Narlı Köyü 200 metreyi bulan yüksekliği, tatlı suyu, manzarası, köyün doğusunda ve batısında bulunan kanyonları ile adeta bir oksijen deposudur.

Kaz Dağı

Kaynak Değerleri: Derin vadi ve kanyonların oluşturduğu jeomorfolojik yapı ile bitki örtüsünün gösterdiği biyolojik çeşitlilik ve fauna zenginliği mevcuttur.

Kazdağı Milli Parkı, Balıkesir İli, Edremit İlçesi sınırları içinde, Biga yarımadasının güneyinde bulunan, 21.463.0 ha genişliğinde, bir alanı kapsayan, 17.04.1993 tarihinde Milli Park olarak ayrılan bir Milli Parkımızdır.

Ege Bölgesi ile Marmara Bölgesi’ni birbirinden ayıran ve antik çağda ‘İda Dağı’ olarak anılan Kazdağı, Biga Yarımadası’nın en yüksek kütlesidir. Dağ üzerinde kuzey-güney yönünde uzanan derin vadi ve kanyonlar, bol oksijenli hava akımları oluşturmaktadır.

Antik çağlarda Mysia olarak bilinen ve Mysia’lılar, Kar’lar, Troia’lılar, Lelegler, Luri’ler, Lid’ler, Büyük İskender, Bergama Krallığı, Roma İmparatorluğu’ nun yerleşim gördüğü bölgede; Thebe, Astria, Anderia, Antandros, Adremytteıon, Killa , Krysa, Lyrnessos gibi antik kentler ile Tahtakuşlar Köyü’ndeki ülkemizin tek köy Etnografya Müzesi de bulunmaktadır. Ayrıca Sarıkız efsanesinin geçtiği Sarıkız Tepe ile Hasanboğuldu efsanesinin geçtiği Sutüven Şelalesi ve Hasanboğuldu Göleti de Milli Park sınırları içindedir

ULAŞIMI NASIL
Ulaşım: Deniz otobüsü ile İstanbul'dan Bandırma'ya 1 saat 45 dakikada ulaşmak mümkün. Bandırma'dan feribot saatlerine göre kalkan Edremit Belediyesi'nin otobüsleriyle kaplıcalara gidiliyor. THY'nin yaz sezonu boyunca her hafta pazartesi-cuma seferleri var. Edremit, Körfez Havaalanı'na ise 2 km mesafede. Edremit merkezine 3, Akçay'a 12 kilometre mesafede bulunan kaplıca evleri, kent merkezinden İzmir'e dönen kavşak üzerinde. Tesisler, Balıkesir'e 90, İzmir'e 200 ve Çanakkale'ye ise 140 km uzaklıkta.

Didim Tatil Rehberi



Aydın il merkezine 108 km uzaklıktaki Didim, önemli turizm merkezleri Bodrum ve Kuşadası’nın hemen yanıbaşında, kuruluşu binlerce yıl öncesine dayanan bir uygarlık beşiği... Tarihi zenginlik ve çeşitliliğin yanı sıra, Ege’nin en güzel kıyılarına da sahip olan Didim’i özellikle yerli ve İngiliz turistler benimsemişler

GEZİLECEK YERLER
Didim, Milet Prienne birbirine yakin önemli antik kentler. Milet'in iyi korunmus tiyatrosu, hamamlari ve antik kent kalintilari görülmesi gereken Didim'e yakin antik kentlerden biri olarak geziliyor.
Prienne, Menderes nehrinin getirdigi alüvyonlarla dolmadan önce deniz kenarinda olup denizi yüksekten seyreden en güzel liman kentlerinden biri sayiliyor. Kent günümüzde konumuyla denizden uzaklassa da etkileyici güzelligini gözler önüne sermeye devam ediyor. Didim çevresinde, 26 antik kente sahip olmasiyla ünlü Milas ilçesi, tarihi eserlere, ören yerlerine merakli olanlar için daha bir çok seçenek sunuyor.

AKBÜK :
Akbuk, Didim Bölgesinde Emlak Piyasasinin yükselen yildizi olmaya aday. Havasi, Denizi, Planli yerlesimiyle dikkat çeken Akbükte Liman ve tarihi yerleri de unutmamak gerek. Sapli ada, Sahte cennet, Kazikli Koyu belli basli yerlesimler. Akbük sirtlarindan Iasos ve sonrasinda Bodrum'a da giden bir asfalt yol da var. Oldukça sessiz olusuyla dikkat çeken bu yol orman ve pek çok irili ufakli yerlesimin içinden geçiyor. Akbük mavi ile yesilin kucaklastigi sirin bir tatil beldesidir. Gürültüden uzak, temiz havasi ile ülke turizminde denizin mavisi ile ormanin yesilinin bulusma noktasinda tatil arzulayanlar için bulunmaz bir cennettir. Yesil alanlarin çoklugu ile dikkat çeken Akbük, yaklasik on bir kilometrelik bir sahil seridinde kurulu bulunup; her türlü deniz sporunun yapilmasina da müsaittir. 5 bin hektarlik bir alani kaplayan Akbük, yapi kooperatiflerinin yani sira oteller, pansiyonlar, tatil köyleri, barlar, diskolar ve tüm kentsel donanimlari ile modern bir kent görünümündedir. Akbük 1991 yilinda alinan bir kararla Belediye statüsünü kazandi. O tarihten bu güne geçen kisacik zaman diliminde köyden kentlesmeye dogru gelisimin basarili bir örneginin hayata geçtigi Akbük'ün ekonomisi turizme ve balikçiliga dayali. Diger taraftan hizli gelisimi ile bugün önemli bir turistik potansiyelin varoldugu Akbük Avrupali turistlerin gözde merkezlerinden birisi haline geldi. Tarihi eserler açisindan ise Akbük'te en büyük önemi Rumlardan kalma kilise sapasaglam olup; kilise her yil binlerce turistin ugrak yeridir. Zaten baska da günisigina çikarilmis tarihi eser yok. Akbük ile kazikli arasinda Tekhiusa'dan bahseden kaynaklar asil Akbük'ün burada kurulu oldugundan da söz ederler.
ALTINKUM :
Plaji dillere destan Egenin sirin tatil beldesi kislari da eskisi kadar bosalmayan bir hal aliyor yildan yila... Açik kalan mekanlarin sayisinin yanisira, özellikle kis aylarina hazirlanan isletmelerin sezon kaygisi neredeyse hiç bitmiyor. Denizinin karaya degil de denize akintili dalgalarinin olusu kendi kendini sürekli temiz tutan koylariyla Didim'in en gözde Plaj yerlesimlerinin en birincisidir Altinkum. Rüzgar sörfü ve diger su sporlari için essiz bir cennet niteligindedir. Kano sevenler için deniz oldukça uygun. Parlamenterler sitesinden üçüncü koya kadar kapsanan alanda çok usta degilseniz yanliz kano tehlikeli olabilir. Can yeleksiz binilecek pedallilarla da koy içinden disari açilmamaya dikkat edin. Deniz her ne kadar sakin de olsa can yeleginiz varsa daha güvendesiniz. Altinkumda kis firtinalarini (zaten denize girilmeyen dönem) saymazsak azgin dalgalar yok. Tekne Turlari balik avlama sezonu biter bitmez basliyor. Bu Ayni zamanda turizm sezonunun baslangici. Avlanma sezonu baslangici da yine turizm sezonu bitimi hemen hemen. Son yillarda sezon uzadi. Tatilciler Yaz sonunda daha tenha bir ortamda tatil yapmayi yegleyenler isletmecilerin daha uzun açik kalmasinda etkili oldular da denilebilir. Dalis okullarinda (Diving Center) padi lisansi veren, kurslar düzenleniyor. Dalgislarin havuzda verdikleri hazirlik derslerinin ardindan cennet adasi açiklarinda suyun altinda deniz kestanesi kirip balik beslenilen unutulmaz sahnelerin yasandigi normal baslangiç kurslarindan baska pek çok programlari var. Altinkum merkezde pek çok eczane, restaurant, çay bahçesi, disco, bar mevcut. Sehiriçi minibüsleri her 5 dk'da yazlari, her 15 dk'da bir kislari Aquapark (Tasburun-Asik Restaurant)a kadar uzanan genis bir tur yapiyorlar. Altinkum'da Bir aksam yada Sabah yürüyüsüne çiktiginizda en yesil yesil alan olarak halen varolan çamlik içinden geçince rüzgar kendini hissettirir. Denizi karsiniza alip uzun uzun bakinca Bodrum yarimadasinin bizim tarafimizda kalan Gündogan, Türkbükü, Tandogan gibi minik balikçi kasabalarini (hemen hepsi hatiri sayilir tatil merkezleridir bugün) seçebilirsiniz havadaki nem orani dengeliyse sabahlari... Altinkum'da her keseye uygun konaklama imkani sunan çok çesitli konaklama tesisi var. Pansiyonlardan, iki yildizlisina bes yildizlisina konaklama sektöründe ihtiyaciniza cevap verebilecek pek çok isletme mevcut. Altinkum'da sezon Mayisin baslarinda umut verici bir biçimde baslar... Sicaga fazla dayanamayan orta yas ve üstü turistler havanin yaz sicagina oranla hissedilir derecede serin oldugu Mayis ve Eylül gibi aylari tercih ederler.

Kisi baska yazi baska güzel... Kis aylarinda tatile çikacaksaniz yaz kis açik olan otellerin sayisinda son yillarda artis var. Kaloriferli ve klimali odalariyla hizmet veren bir kaç büyük otelin yanisira; albenisi olan küçük otellerin sayisi da yildan yila artiyor. Havaalani transferleri, kültürel ve tarihi gezilerle turizm hizmeti veren lokal seyahat acentelerinin kis aylarinda da hizmet veriyor olmasi bir tesadüf degil artik...

AKKOY :
Kerkenezler Yuvasi - Tek Sarap yapan Köy - Eski Rum Evleri - Tütün ve Çilek tarlalari - Milet'in uzantisi. Akköy küçük Asya'nin batisinda arkaik Milet Sehri'nin kuzeyinde bir köydür. Ismi Türkçe'den gelmektedir. Evlerinin duvarlari beyaz taslardan yapildigi için Akköy denilmistir. 1922 yilindan önce bu köyde dört bin kadar Yunanli yasiyordu. Akköy'de 1870 yilinda Yunanistan'dan getirilerek yerlestirilen Yunanlilar 1870 yilinda Milet harabelerindeki kazi çalismalari için gelen Alman arkeologlarin yardimi ile bir ilkokul ve öncesinde Ayiyos Georgiya adini verdikleri bir kilise insa etmisler. Akköy bölgenin en eski köylerinden birisi olmasinin yani sira halende süren tarimsal faaliyetler nedeni ile de ekonomik ve zirai anlamda önem tasimaktadir.

Cumhuriyetin ilk yillarinda Nahiye Müdürlügü'nün bulundugu bir zamanlar çevre köylerin ögrencilerinin de geldigi okulun ve jandarma karakolunun yer aldigi Akköy, bugün itibari ile 450 hane ve 1.400 civarinda nüfusa sahiptir. Gerek Didim'e gerek ise Milet harabelerine yakin olmasina ragmen tarima dayali ekonomisi nedeniyle turistik açidan gölgede kalmis bulunan Akköy ülkemizin örnek köylerinden biri olmasinin yaninda dogal güzellikleri, avciliga müsait koylari, henüz kesfedilmemis irili ufakli degerleri ile el degmemis bölge yasamini da halen eski yillarda oldugu gibi sürdüren sirin bir köydür. Ayrica Türkiye'nin en büyük köy kütüphanesi de AKKÖY'de bulunmaktadir. Akköy'de bilhassa romatizmal rahatsizliklar için sihhate çok faydali bir kaynak suyunun mevcut oldugu söyleniyorsa da yoktur. Çok eskiden Akköyde mandalar varken çobanlar Menderes nehrinin eski yatagindki bir çamura götürürlermis hayvanlarini. Bugün Dalyan dedigimiz yer. Bu çamur hayvanlar içinde debelendikçe yara-bereleri iyilestirirmis.

ULAŞIMI NASIL
Söke-Milas Karayolu’nun 29. km’sinden (Dalyan Sapağı’ndan) sağa döndükten sonra yaklaşık, 24 km. yol aldığınızda Didim’desiniz. Didim’e, İzmir ve Söke otogarlarından her saatte araç bulmak mümkün. Karayolu ulaşımını tercih ediyorsanız yöreye taş yollardan, dar sokaklardan, beyaz, Rum stili, küçük evlerin arasından varıyorsunuz. Didim’in kendi merkezi Yenihisar’da...

NEYİ MEŞHURDUR
Didim sularında tutulan sardalyalar lezzet ve temizlik açısından emsalsizdir. Bu nedenle gerek bölgemizde, gerekse ağız tadını ve sağlığına önem verenlerce tercih edilen ve aranan balıktır. Böllgede değişik şekillerde yemeği yapılmaktadır. Izgarasını yapmak için ;Sardalyalar pulları parmakla kazınarak iyice yıkanır. Sonra solungaçları ve bağırsakları ayıklanır. kapatılır. Bol su ile iyice temizlenir. Üzerine az miktarda tuz serpilir. Bundan sonra üzerleri mısır yağı ile yağlanıp, tel ızgaraya dizilir ve ızgaranın üst kapağı Izgara, mangalda odun kömürü ateşinden (köz) üç parmak yukarıda olmak üzere yerleştirilir. Zaman zaman çevrilir. Sardalya yaklaşık 8 dakikada pişer.İstenirse domates ve biber aynı ateşte pişirilerek karnı olarak balığın yanına konur. Doğrusu iyi de olur.

Datça Tatil Rehberi



Datça Yarımadası, Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak ilan edilmiş olması dolayısıyla bozulmamış doğası, 235 km.lik sahil şeridi ve 52 koyu, zengin flora ve faunası, Knidos Antik Kenti ile gelecekte en önemli turizm merkezlerinden birisi olmaya adaydır. Eko turizm için geniş imkanlar mevcut olup, Bodrum ve Fethiye arasında yoğunlaşan ülkemiz yat turizminin odaklandığı bir yer olarak önemli bir yer taşır.

Öte yandan yörede tatillerini geçiren yerli ve yabancı turistler için trekking, sörf, yelken gibi doğa ve su sporlarının yapılabileceği ideal ortamlara sahiptir. Sürekli esen rüzgarı ile nemin hissedilmediği tatil imkanını sağlaması ve bol oksijeni dolayısıyla sağlık turizmi için de ideal bir yerdir.

GEZİLECEK YERLER
MESUDİYE
Knidos yolundan sola sapınca çamlar arasından ilerleyen üç km'lik yol Mesudiye Köyü'ne oradan da iki km daha ilerleyince Kızıl Bük koyuna çıkılıyor.Hayıt Bükü ve Ova Bükü gibi yaz gözdesi koylarda Mesudiye sahilinde.Mesudiye'nin verimli toprakları tarıma çok elverişli.Mis kokulu domatesler yetiştiriyorlar.

KIZILBÜK ve HAYITBÜKÜ
Mesudiye köyünün koylarıdır.Datça-Knidos yolundan sola sapınca çamlar arasında ilerleyen üç kilometrelik toprak yolla ulaşılan mesudiye köyü ve oradan da iki kilometre sonra kızılbük koyu yer almaktadır.

PALAMUT BÜKÜ
Tekne turuna katılanlar yada yatlarıyla gelenlerin durmadan ve balık lokantalarına uğramadan geçemediği güzel bir koydur.Çıplak tepelerin yumuşak bir eğilimle denize kavuştuğu upuzun bir kumsal oluşturduğu kumsal boyunca ağaçlıklar içinde köy evlerinin pansiyonların ve yazlık evlerin sıralandığı limanda balıkçı tekneleriyle birlikte yatların demirlediği bir güzel yerdir.Palamutbükü 2 km uzunluğundaki kum ve çakıl karışımı kumsalında denize girebilirsiniz.Deniz çok temiz açığında bir küçük ada ve bir de tekne barınağı bulunuyor.Konaklamak için pansiyonlarda mevcuttur.

KNIDOS
Knidos M.Ö.4. yüzyılda ticari nedenlerle Tekir Burnu'na taşınır.Hippodamus planına göre kurulan şehirde birbirinden güzel tapınaklar,kutsal alanlar,tiyatrolar ve görkemli binalar yapılır.Çok sayıda bilim adamı ve sanatçı yetişir.Tarihin ikinci büyük ve önemli tıp okulu Knidos'ta açılır.Heykeltraş Praksiteles tarafından çıplak olarak yapılan güzellik ve aşk tanrıçası Afrodit Heykeli'nin güzelliği dillere destan olur.Sadece bu heykeli görmek için uzak diyarlardan Knidos'a ziyaretçi akını başlar.

ESKİ DATÇA
Datça'ya yolunuz düşerse Eski Datça'yı mutlaka görmelisiniz.Adının Eski Datça olduğuna bakmayın.Datça'nın üç mahallesinden en düzenlisi ve son yılların gözde mekanlarının yer aldığı yer aldığı bir yer burası.Eskiliği ilk yerleşim yeri ve yıkılmış eski binaların yoğunlukta olması.Şimdi o yıkıntılar tek tek ayağa kaldırılıyor ve el yakan paralarla satışa sunuluyor.En fazla iki katlı olan eski Datça evleri,bir sanat ürünü taş işçiliği ve begonvillerle süslü dar sokaklarla görsel bir zenginlik kazandırmış.Eski Datça kimliğini arayan kentlere adeta adres gösterir gibi bir mimarlık harikası.Eski Datça'nın bu görsel zenginliğinin yanı sıra ünlü şairimiz Can Yücel'in son yıllarını yaşadığı ' Eski Datça''ya turizm firmaları tur düzenlemeye başladı.Can Baba'nın yapıtlarının sergilendiği ve Yücel Ailesi'nin ziyaretlere açık tuttuğu 'Canevi'ni de mutlaka görmelisiniz.Datça'nın ilk kurulduğu yer burası.M.Ö.4.yüzyılda kurulan seramik atölyeleri,yapılan kazılar sırasında ortaya çıkarıldı.İskele mahallesi'nden 2.5 kilometre uzaklıktaki sarı sarı tabeladan döndüğünüzde kendinizi "Eski Datça" mahallesinde bulacaksınız.Datça isminin 'Stadia' kelimesinden geldiği düşünülüyor.Eski ,Datça'nın mimarisi tamamen yöreye uygun,tüm yapılar taş örgü,sokakları taş kaplama.Eski Datça Mahallesi yaşayanların koruduğu yerlerin nasıl güzelleştiğine tam bir örnek.Bir de alçak gönüllü bir sokağı var:Can Yücel Sokağı...Can Yücel'in evininde bulunduğu Eski Datça arkeologların da kazı merkezlerinden birisidir.Ancak Can Babanın mezarı bu mahallede değil,iskele Mezarlığı'nda bulunuyor.Eski Datça'nın bir diğer özelliği de yel değirmenleridir.

GEBEKUM
Datça'ya 4 km kala Yeldeğirmenlerine gelmeden önce perili köşk tabelasını gördüğünüz de sola 1 km lik toprak yola sapıyorsunuz.Yol sizi kumsala ulaştırıyor.Uzunluğu 7 km yi bulan kumsalı olan Gebekum denize girmek için çok uygun.Kumsal rüzgarın da etkisiyle kendisini çoğaltıyor ve yayılıyor.Karşısındaki adaya denizden yürüyerek ulaşmayı sağlayan bir de sığlık oluşmuş kumsal hareketleriyle.

ÇİFTLİK LİMANI
Datça İskelesi'nin yaklaşık 10 deniz mili doğu-kuzeydoğusunda Çiftlik limanı yer alır.Bu limanın doğusunda Adatepe Yarımadası güneydoğusunda ise Çiftlik Adası vardır.Buradaki tatil köyü limanın tanınmasına yardımcı olur.

YEL DEĞİRMENLERİ
Kızlan yöresinde,Marmaris yolu kenarında,gelip geçerken gördüğümüz,umudunu kesmiş,biraz yorgun ve biraz küs duran,kollarından kesip rüzgarlarından ettiğimiz yel değirmenleri.Bunlardan bir tanesini alan bir Datça severi restore etti ve gayette güzel oldu.Hayal ediyoruz;diğer değirmenleri de restore ediyoruz.Çevre ile uyumlu bir proje ile çevre düzenlemesi yapıyoruz.kuyulardan su çekip yaptığımız göleti dolduruyoruz.Bahçeler oradan sulanıyor,parklar ortaya çıkıyor.

KARAKÖY
Yarımada'nın Gökova Körfezine bakan yegane köyü.Bodrum-Datça feribotu buraya yanaşıyor.Limanda hoş bir balıkçı lokantası var.İçerdeki köy içi hiç bozulmamış,seneler öncesini yaşıyorsunuz.

ÇEŞME KÖY
Palamutbükü sahilinin asıl yerleşimi,taş evlerden oluşan hoş sokakları var.Çevresi bademlik ve zeytin ağaçları ile kaplı.
YAZI KÖY
Bir anlamda Knidos Köyü tarihi kalıntıları bu köyden başlıyor.Buradan her iki denize ve beş yunan adası manzarası harika.

YAKA KÖY
Datça'lıların yeni tercihi Yaka Köy,turizm ile terkedilmiş eski taş evler el değiştirerek restorasyon yapılıyor ve köy tekrar canlanıyor.Palamutbükü sahiline 5 km mesafede ki köyde taş evler görülmeye değer.

SINDI
Adını savaş zamanları asıl yerleşimlerini terk edenlerin sığınmak için kurmaları efsanesinden alan bu köy gerçekten tabelaları olmazsa saklanmış bir arazide eski dönem kaya mezarları ve mağaraları dikkat çekiyor.Palamutbükü'ne giderken sağ tarafta levha ile belirtiliyor.

KARGI KOYU
Şehir merkezine 3 km uzaklıkta.Ulaşım Belediye otobüsleri ile yada özel araçlarınız ile yapılmaktadır.Şehir merkezine çok yakın olmasına rağmen ne aşırı bir kalabalık ne de yoğun bir yapılaşma var.Denizin duru,yüzmeye çok uygun plajında iyi olduğunu söyleyelim.

REŞADİYE
Yarımadanın en eski merkezi olan ve en kalabalık köyü olan Reşadiye'deki Mehmet Ali Ağa Konağı'nın restorasyonu tamamlandı.Müze tabelası ise bir mimarın küçük taş heykellerini görmeyi kaçırmayın diyoruz.

KIZLAN KÖYÜ
MÖ.4.yy'da işletildikleri anlaşılan ve kazı çalışmaları süren Seramik Atölyeleri'ni Eski Datça ile Hızırşah köyü arasında görebilirsiniz.Yel değirmenlerini görmek için Datça'ya sekiz km'deki Kızlan Köyü'ne gitmelisiniz.Yarımada'nında en çok rüzgar alan bölgesi burasıdır.

ILICA GÖLÜ
Denizle karanın birleştiği yere yerleşmiş.Eski ve akıllı ustaların şaşmaz tercihleri ile su değirmeni olarak yıllarca hizmet vermiş.Parlak,sıcak ve narin ve de hassas gölümüz.Ilık suyunda su kaplumbağaları ile yüzebilirsiniz.Parasız masaj yapabilirsiniz şelalesinde.Kimileride Bizans havuzu derler ona bazı dertlere deva gelen şifalı suyunu yıllar ötesinden Akdeniz'e boşaltır durur.

BENCİK KOYU
Bencik Koyu Kuruca Bükün 7.3 deniz mili doğusundadır.Burası yaklaşık 1.5 deniz mili karaya doğru girer ve Datça Yarımadasının en dar yerini meydana getirir.Fiyord tüm rüzgarlara kapalıdır.Koyun girişinde Dişlice adası bulunmaktadır.Bu ada dik kaya duvarları ile etkileyicidir.Koyun manzarası olağanüstü güzelliktedir.Bencik koyunun doğusu Datça'ya batısı Marmaris'e aittir.

DOMUZ ÇUKURU
Domuzbükü sessiz,sakin bir ortam arayıp kentin televizyon dahil kimi nimetlerini unutmak isteyenler için seçilecek bir tatil yeri.Karadan eşeklerle veya yürüyerek ulaşılıyor.Datça'dan bir saat kadar bir sürede tekne yolculuğu ile ulaşılabiliyor.Domuzbükü'nde denize girmek dinlenmek dışında küçük çevre turları da yapabilirsiniz.Geceleri hiç bir yerde göremeyeceğiniz kadar bol yıldızlı gökyüzü ve uzakta Sömbeki adasının ışıkları sizi oyalayacak tek şey.Kumsalda ateş yakıp özgürce sohbet edebilirsiniz.

EMECİK
Marmaris'ten Datça'ya gelmeden 20 km. önce kurulu bu köy rivayete göre batan korsan gemilerinden sahile çıkan esirler tarafından kurulduğu söylenmekte.Birkaç senedir sürekli Datça'da yaşamayı düşünen yazlıkçıların yeni gözdesi bu köydür.

HIZIRŞAH
M.Ö 4.yy'dan kalan seramik atölyeleri ve selçuklu camisinin görülebileceği Hızırşah Köyü iskele mahallesine 5 km mesafededir.

ULAŞIMI NASIL
Datça'ya karayolu, havayolu ve denizyolu ile ulaşmak mümkün. Karayolu ile İstanbul, Ankara, İzmir ve Muğla'dan belli başlı otobüs firmaları ile Datça'ya ulaşabilirsiniz. Yaz aylarında Datça'ya otobüs seferleri sıklaştırılıyor. Datça - İstanbul arası 960 km , Datça - Ankara arası 840 ve Datça - İzmir arası 360 km.

Çeşme Tatil Rehberi



Çeşme Kalesi ve Müzesi
Çeşme'nin en çok ziyaret edilen tarihi eseri II. Beyazıt'ın yaptırdığı kale bugün müze olarak kullanılmaktadır. Çeşme kalesi ise, 1508 yılında Osmanlı Padişahı II. Beyazıt tarafından, Aydın Valisi Mir Haydar aracılığıyla, Mimar Ahmet oğlu Mehmet'e yaptırılmıştır. Kalenin ilk inşaatı tam deniz kıyısına yapılmıştır. Ancak, sonraki yıllarda denizin doldurulması sonucu bugünkü konumunu almıştır. Kale ve liman, ticaret ve savaş gemilerini kötü hava koşullarına ve düşman saldırılarına karşı korumaktaydı. Kalenin güney kapısı, Osmanlı mimarisinin bütün özelliklerini taşımaktadır. Günümüze kadar çok iyi bir şekilde korunarak gelen kale içinde Çeşme Arkeoloji Müzesi yer almaktadır.

Altın kumsallar ve Ilıca
2 Km`ye yakın uzunluktaki geniş ve beyaz kumlu plajları, nitelikli konaklama tesisleri ve termal olanaklarıyla Çeşme'nin en büyük ve popüler turizm merkezidir. Denizin içinden kaynayan sıcak termal sular, Ilıca plajını ve yöredeki diğer plajları büyük birer termal havuz haline getirir. Ilıca`daki büyük, küçük konaklama tesisleri, yoğun turist kapasitesinin ihtiyacını karşılayabilecek durumdadır. Birçok küçük otel ve pansiyonlar da bile kaplıca suyu vardır. Çeşme plajlarının ve özellikle Ilıca plajının en önemli özelliklerinden biri de, kıyıdan denize doğru yaklaşık yüz metrelik bir şeridin insan boyunu geçmeyecek derinlikte olmasıdır. Özellikle termal kaynaklarla beslenen sığ sularda, ultraviyole ışınlarının insan sağlığına çok daha fazla yararlı olduğu bilimsel bulgularla kesinleşmiştir. Bunların yanı sıra, bu plajlardan çocukların yararlanma olanakları sağlık ve can güvenliği bakımından elverişlidir

Boyalık Koyu
Yaklaşık 5 Km. uzunluğunda çok güzel plajlara sahip bir koydur. Ilıca plajının karakteristiklerini gösteren bu koy, bugün Çeşme`nin en hızlı gelişen turizm alanlarından biridir. Koyun orta kısmında yer alan Kalem Burnunun karayla birleştiği yerde, yapıldığı yıllarda Türkiye`nin en büyük ve en modern konaklama tesisleri olan yapılar bulunur
GEZİLECEK YERLER
Çeşme kalesi : 2. Beyazıt tarafından 1508 yılında diktörtgen biçiminde yaptırılan kale, 6 kulesi ve üç yanındaki hendeklerle muhteşem bir görüntü oluşturur. İlk yapıldığı zamanlarda denize sıfır olarak inşaa edilen kale, zaman içerisinden denizin doldurulmasıyla daha içte kaldı. Tarihi kalede Uluslararası Çeşme Müzik yarışması ve 2-7 Temmuz tarihleri arasındaki Çeşme Festivali düzenlenir. Kaleyi ziyaret ettiğinizde, az önce anlattığımız büyük Türk komutanı Kaptan-ı Derya Cezayirli Hasan Paşa'nın yanında aslanı bulunan heykelini de göreceksiniz.

Kervansaray: 1528 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından Kervansaray Çeşme'ye ayrı bir özellik katar. Tarih içinde özellikle yabancı tüccarların konaklaması için kullanılan kervansayaray günümüzde 45 odalı bir otel olarak hizmet vermekte. Kervansaray'da ayrıca gece eğlence mekanları ve alış-veriş merkezledri de bulunmakta.

Müzeler: Çeşme’nin tarihi zenginleklerini en iyi, müzelerdeki tarihi eserlerin çokluğu ve kalitesi gözler önüne sermektedir.

Çeşme Müzesi: Daha çok Erythrai, Çeşme ilçe merkezi Alaçatı ve Kalemburnu yöresinden çıkan eserlerin sergilendiği tarihi Çeşme Kalesinde bulunan Çeşme Arkeoloji Müzesinde 320 adet arkeolojik 126 adet etnografik eser ile 31 adet sikke, toplam olarak 477 adet eser teşhir edilmektedir.
Müze Tel: 0.232.712 66 09
Ziyaret Saatleri: 08.30-12.00/13.00-17.00
Ziyaret Günleri: Pazartesi hariç her gün.

Erytrai (Ildırı) : Ildırı köyünün antik dönemdeki adı Erythrai’dir. Erythrai sözcüğünün Yunancada “kırmızı” anlamına gelen Erythros’tan türediği, kent toprağını kırmızı renginden dolayı Erythrai’nin “Kızıl Kent” anlamında kullanıldığı sanılmaktadır. Bir başka varsayıma göre ise kent adını ilk kurucu Giritli Rhadamanthes’in oğlu Erythros’tan almıştır. Kentte ele geçen bulgular, bu yörede ilk Tunç Çağ’ından bu yana yerleşimin olduğunu göstermiştir. İkinci kolonileşme döneminde kent, Atina Kralı Kadros soyundan gelen Knopos yönetimindeydi. Başlangıçta krallık ile yönetilen kent sonraları yine kral soyundan olan ancak halkın seçtiği Basileuslar tarafından yönetildi. Ion kentlerinin aralarında kurdukları Panionion dinsel ve siyasal birliğe katıldılar. Kent Pythagoras’la birlikte kısa süreli tiranlık dönemi yaşamış, bu dönemde üreterek dışarı sattığı değirmen taşlarıyla önem kazanmıştır.
Erythrai, Lidya ve daha sonra da Persler’in eline geçer. Pers boyunduruğuna karşı diğer Ion kentleri gibi ayaklanmaya katılan kente, bütün Ion kentleriyle birlikte M.Ö. 334'te İskender, bağımsızlığını kazandırır. İskender'in ölümünden sonra çıkan kargaşalar sonucu birçok el değiştiren Erythrai Pergamon (Bergama) Krallığı'nın eline geçer. M.Ö.133' te Roma İmparatorluğu içinde özgür bir kent statüsü kazanır. Bu dönemde şarabı, keçileri, değirmen taşları ve kadın kahinleri Sibyl ile Herophile ile ün kazandı. M.Ö.1 yy.da depremler, savaşlar ve Romalı komutanların yağmaları yüzünden büyük yıkıma uğrayan yöre; 16.yy.dan sonra Ilderen ve Ildırı adlarıyla anılmaya başladı

ULAŞIMI NASIL
İzmir’e yaklaşık 80 km mesafede bulunan Çeşme’ye iki farklı karayolundan gidilebilir. İstanbul gibi diğer şehirlerden de direkt otobüs seferi bulunmayan Çeşme’ye İzmir aktarmalı gitmek durumundasınız. İzmir otogarından Çeşme’ye yaz kış hareket eden otobüsler bulmak mümkün. Özel aracınızla gidiyorsanız, Gaziemir’den ya da İzmir’in içinden Çeşme tabelalarını takip edebilirsiniz. 80 km’lik Çeşme-İzmir otobanını rahat ve hızlı bir yolculuk için ideal. Yolun sonunda Çeşme’ye varmak düşüncesi yolun sıkıcılığını biraz olsun azaltıyor. Çeşme’ye varmadan, yolun sağ tarafında önce Alaçatı’nın modern yel değirmenleri karşılar sizi. Arkasından yol Ilıca’yla devam eder. Buradan sonra Çeşme 6 km’lik keyifli bir yol sizi beklemektedir.

Uçakla ulaşımı İzmir Adnan Menderes Havaalanı bağlantısıyla yapabilirsiniz. Buradan özel araç kiralayarak yolculuğunuza devam edebilirsiniz. Ayrıca Çeşme’ye deniz yoluyla da ulaşabilirsiniz. Yaz sezonu boyunca Sakız Adası ve Çeşme arasında feribotlar çalışır.

NEYİ MEŞHURDUR
Çeşme’de istediğiniz her şeyi yiyebileceğiniz sayısız restoranlar bulunuyor. Özellikle akşam saatlerinde şenlenmeye başlayan Çeşme sokaklarında, kendinize bir restoran arayabilirsiniz. Vitrinlerde onlarca çeşit mezelerin arasından seçim yapmakta zorlanabilirsiniz

Bodrum Tatil Rehberi


Bodrum plajlarıyla, gece hayatıyla, Bodrum Kalesi ile tüm dünyada bilinen Turizm merkezlerinden biridir. İlçe merkezindeki plajın yanında Gümbet, Turgutreis, Yalıkavak, Gümüşlük, Yalıçiftlik, Türkbükü gibi bugün belde olmuş eski köylerdeki plajlar yeşille mavinin en güzel birleştiği yerler olarak bilinir. Yat turizmi ilçede gelişmiştir.

Bunların dışında çok eski dönemlerden beri bu bölgede yerleşim olması dolayısıyla pek çok tarihi kalıntı vardır. Bunlardan bazıları: Termera, Mindos, Telmissus, Pedesa, Antik Tiyatro, Mausoleion, Göktepe ve Mindos Kapısı'dır

Halikarnassos‘ta (Bodrum‘un eski adı) M.Ö. 484 yılında doğan ve "Tarihin Babası" olarak bilinen Herodotos‘a göre Bodrum Dor‘lar tarafından kurulmuştur. Daha sonra Karya ve Leleg‘ler bu bölgeye yerleşmişlerdir. M.Ö.650 yılında Megeralılar gelerek şehri genişletmişler adını da Halikarnassos olarak değiştirmişlerdir

1522 yılında Kanuni Sultan Süleyman döneminde tekrar Osmanlı İmparatorluğu'na katılmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra adı Bodrum olarak değiştirilmiştir.

GEZİLECEK YERLER
Antik Kentler

Antik Tiyatro: Bodrum-Turgutreis yolu üzerinde yeralmaktadır. 13.000 kişilik tiyatronun yapılan kazılardan sahne bölümü ortaya çıkarılmış ve oturma yerleri restore edilmiştir.

Bodrum da Gezilecek Yerler

Antik Kentler

Antik Tiyatro: Bodrum-Turgutreis yolu üzerinde yeralmaktadır. 13.000 kişilik tiyatronun yapılan kazılardan sahne bölümü ortaya çıkarılmış ve oturma yerleri restore edilmiştir.

Kaya Mezarları:Tiyatronun daha yukarısında ve yamaçta Helenistik ve Roma devrine ait kaya mezarları bulunmaktadır.

Myndos Kapısı: Kentin batısında, Halikarnassos'un giriş kapılarından biriydi. Myndos kapısı iki anıtsal kule ile onların ardında şehre girilen kapının yer aldığı bir iç avludan oluşmaktaydı. Bu kapının kuzeyinde yer alan surlar ile kulelerin onarımının birinci aşaması 1999 yılında tamamlanmıştır.

Çıfıt Kale (Aspat): Yarımadanın güneybatısında Bağla koyuna yakın bir kayalık üzerinde kurulmuştur. Çeşitli uygarlıklara ait kalıntılar yer almaktadır.

Antik Kentler: Myndos (Gümüşlük), Termena (Akçaalan) Telmisos (Gürece), Kadıyanda (Aşağıgöl), Theangela (Etrin) Yarımada bulunan antik kentlerdir.

Stratonikeia: Yatağan - Milas karayolu üzerinde bulunan Eskihisar köyündeki harabeler Karya, Roma, Bizans devirlerine ait zengin kalıntılara ev sahipliği yapmaktadır.

Lagina: Yatağan'ın Turgut mevkisindeki Hekate tapınağına toprak yoldan (9 km.) gidilerek ulaşılır. Karia'nın önemli merkezlerinden biri olan Lagina'nın antik bronz çağından beri yerleşim olduğu, yapılan kazılardan anlaşılmaktadır.

Sedir Adeun (Kedreae): Gökova - Akyaka'dan ya da Çamlıköy'den denizyolu ile ulaşılabilen Sedir Adası, doğal ve tarihi güzellikleriyle yörenin gözde ören yerlerindendir. Apollo Tapınağı, tiyatro, antik liman ada da görülecek ilk kalıntılardır. Ünlü Kleopatra plajı da bu adadır.

Sarnıçlar: Yarımadanın hemen tamamında Osmanlılar tarafından yapılan ve bugün 'Gümbet' olarak tanımlanan sarnıçlar görülür. Zamanın zenginleri tarafından kendi adlarına inşa edilmişlerdir.

Kaleler

Bodrum Kalesi (Saint Petrum): M.S. 15. yy.da Rodos Şövalyeleri tarafından St. Peter adına 99 yılda inşa edilmiştir. Halikarnassos'un ilk kurulduğu noktada Zephyrion adası üzerine kurulmuştur. Kale'nin yapımı sırasında Mausolos Anıt Mezarının taşları ve rölyefleri kale duvarlarında kullanılmıştır. Osmanlılar zamanında Kale içindeki kiliseye bir minare ilave edilerek bir cami haline getirilmiştir. Ayrıca bir de küçük Türk Hamamı inşa edilmiştir. 1595'te hapishane olarak kullanılan Kale bugün müze olarak düzenlenmiştir. Yaklaşık 30.000 m²'lik alana sahip olan kalede 5 kule vardır. Bunlar Fransız, İngiliz, İtalyan, Alman kuleleri ile Yılanlı Kule'dir.

Camiler, Türbeler

Mustafa Paşa Cami: Kızılhisar'lı Mustafa Paşa, Bodrum'a tersane yaptırmak için geldiğinde bu camiyi yaptırmıştır (1723).

Tepecik Cami: Mustafa Paşanın kahyası Hamam Ağa tarafından yaptırılmıştır.

Adliye Cami: II. Abdulhamit'in gönderdiği ve halktan toplanan paralarla 1901 yılında yapılmıştır.

Şaldırşah Horasani Türbesi, Kubbeli Türbesi, Mustafa Paşa ve Kaptan-ı Derya Cafer Paşanın mezarlarının bulunduğunu Mustafa Paşa Türbesi, Koyunbaba Türbesi görülmeye değer yerlerdir

ULAŞIM
Ankara, İstanbul, İzmir gibi belli başlı merkezlerden Bodrum'a neredeyse her otobüs şirketi seferler yapıyor. Otobüs şirketleri özellikle yaz döneminde bu yöne olan sefer sayılarını talebe göre artırıyorlar. Eğer İstanbul ve yakınlarından özel arabanızla bu güzel beldeye gidiyorsanız, Bodrum'a gitmek için İzmir-Aydın otoyolunu kullanabilirsiniz. Bodrum'a ayrıca en kısa ve en konforlu yoldan, yani havayoluyla da ulaşabilirsiniz. Çeşitli acenteler Bodrum'a seferler düzenliyor, ancak talep çok yoğun olduğu için, erken rezervasyon yaptırmakta fayda var. Havaalanından Bodrum'a ulaşmak için Milas-Bodrum arası sefer yapan otobüsleri kullanabilirsiniz. Milas-Bodrum arası yaklaşık bir saat sürüyor. Eğer Bodrum Havaalanı'nda yer bulamazsanız, daha fazla şansınızın bulunduğu Dalaman Havaalanı'nı da deneyebilirsiniz. Arada epey uzun bir yol var. Ama Bodrum'dan Dalaman'a giden kimi özel minibüsler, sizi hesaplı ve hızlı bir biçimde havaalanına yetiştirebiliyorlar

NEYİ MEŞHURDUR
Turp oto salatası,Taze börülce yahnisi,Zeytin yağlı bamya,Hardal otu salatası,keşkek ve acı ot bodrum'un yenmesi gereken yöresel yemekleridir.

Wednesday, December 3, 2008

Ayvalik Tatil Rehberi


Balıkesir'in ilçesi olan Ayvalık, temiz deniz suyu ve plajlarla, yeşil zeytinliklerle sarılmış güzel kıyılara sahip, tarihi ve arkeolojik değerleri bünyesinde barındıran bir tatil merkezidir.Ayvalık, tarihi ve kültürel zenginliklerinin yanısıra, özellikle adalarının çevresi, deniz dibi zenginlikleri ile dalış tutkunlarının tercih ettiği önemli merkezlerden biridir. İlçe merkezinde bulunan dalış tekneleri ziyaretçilere Ayvalık'ın sualtı zenginliği ile tanışma fırsatı sunmaktadır.
GEZİLECEK YERLER
Alibey Adası ya da Cunda: Ayvalık’ı açık denize karşı kapayan bu adaya bir köprü ile karayolundan geçmek mümkündür. Yazları Ayvalık’tan Alibey Adası’na her saat motor seferleri de yapılmaktadır. Adada çok sayıda kilise ve manastır vardır(Taksiyarhis dışındakiler yıkıntı halindedir,veya restore edilerek cami halini almıştır). Kiliselerin en büyüğü Taksiyarhis Kilisesi’dir. Kilisenin büyük çanı Bergama Müzesindedir. Adanın yüksek kesimlerinden boğazların, adaların, içiçe girmiş koyların güzellikleri seyre değer. Ada merkezinde sıralanmış balıkçı lokantalarında, meşhur Papalina, deniz mahsulleri , mezeleri ve zeytinyağlı ot yemekleri ile akşam yemeklerinin zevki doyumsuzdur.
Şeytan Sofrası: Çamlık Orman Kampının yukarısındadır. Eski bir lav birikintisi olan tepe yuvarlak bir sofraya benzer. Demir kafes içinde şeytana ait olduğu söylenen kocaman bir ayak izi vardır. Çam ormanlarla kaplı(bu kısım yangından sonra ilave edilmiştir.Çam ormanları yandıkdan sonra şeytan sofrası çok renksiz ve çıplak kalmasına rağmen hala çekiciliğini korumaktadır)Ayvalık adalarına hakim yüksek bir tepe olan Şeytan Sofrasından özellikle güneşin batışı izlenmeye değerdir. Bir lokantası bulunmaktadır.Eski Ayvalık EvleriKapıları, alınlıkları, kapı tokmakları, pencereleri, tahta ve taş işçiliği ile görülmeye değer Ayvalık evleri görenleri geçmişe yolculuğa götürür.Cami ve KiliselerSaatli Camii İlçe merkezinde İsmet Paşa Mahallesinde yerli Rumlar tarafından kilise olarak yapılmış, 1928’den sonra camiye dönüştürülmüştür.
Çınarlı Camii : Zekibey mahallesinde eskiden kalma kilise olarak yapılmıştır.Cumhuriyet döneminde camiye dönüştürülmüştür.Hamidiye Camii Sultan Abdülhamid tarafından Ayvalıkta yaşayan müslümanlar için yaptırılmıştır.Armutçuk Camii : Kendi adıyla anılan mahallededir. 1990 yıllarında hizmete girmiştir.
Şehitler Camii : Körfez bölgesinin en büyük camiisidir. Ali Çetinkaya mahallesindedir. 2001 yılında ibadete açılmıştır.Taksiyarhis Kilisesi 1873 yılında inşa edilen kilise; akmayan, işlemeli sarımsak taşlarıyla dikkati çeken Aşağı Çeşme sırasındadır. Bulunduğu yer, Hıristiyanlar ile Müslümanların birlikte yaşadığı kentin ilk mahallesidir. Çevresindeki sokak dokusu ve neo-klasik özellik taşıyan sivil mimari dokusu tipik evleriyle bir bütünlük içindedir. Kilise, mimari özellikleri, içteki mermer işçiliği dini konuları içeren tavan süslemeleri, İsa’nın doğumundan ölümüne kadar anlatan resimleri , balık derisi üzerine yapılmış azize portreleri ile kentin halen bozulmamış en dikkate değer eseridir.Aya Nikola Kilisesi Alibey Adası’ndadır. Tevrat ve İncil’den alınan dini konuların işlendiği fresklerle süslenmiştir.Ayışığı Manastırı Ayışığı Manastırı diye türkçeleştirilen Patriça’daki (Alibey Adasının kuzeye doğru uzantısı) Manastıra Birinci ve İkinci Köyü geçtikten sonra ulaşılır. Büyük ölçüde kendine özgü yapısı ve özelliklerini koruyabilmiştir.Leka Manastırı Dalyan Boğazının körfeze girerken sol yakadaki zeytin ağaçlarının arasından görünen boğaza hakim manastır. Geleneksel manastır yapısının korunmuş olması, yapımında keşişlerin çalışmış olmasındandır.Güvercin AdasıTanrının kutsadığı yerlerden olan Pateriça Körfezinde bulunan Güvercin adası ve ada içindeki Manastır, ortaçağdan günümüze kadar gelebilmiş yapı olarak büyük ilgi görmektedir. Diğer adı Korsan Ada’sıdır. Korsanlığı bırakanların inzivaya çekildiği taş manastır 15.yy. da yapılmıştır. Mübadeleden sonra terkedilmiştir.Çamlık Şehrin hemen kenarında şehre hakim bir tepedir. Çamlarla kaplı tepede kır gazinoları bulunmaktadır.
ULAŞIMI NASIL
Ayvalığa ulaşım karayolu ile gerçekleştirilebilir. Ayvalığın karayolu ulaşımını Çanakkale - İzmir ve Balıkesir -İzmir karayolları sağlamaktadır. Bunun yanında İstanbul'dan Balıkesir bağlantılı olarak denizyolu ve havayolu ile Ayvalığa ulaşmak mümkün. Yine Balıkesir bağlantılı olarak Ankara ve İzmir'den, Bandırma bağlantılı olarak İstanbul'dan demiryolu ile ulaşabilirsiniz. Ayvalık - Balıkesir arası yaklaşık 144 km'dir. Ayvalığa İstanbul'dan ve Ankara'dan belli başlı otobüs firmaları düzenli olarak seferler düzenlemektedirler.
NEYİ MEŞHURDUR
Höşmelim TatlısıBalıkesir KaymaklısıBigadiç GöveciBigadiç HelvasıAyvalık'da tatmanız gereken yöresel tatlılardır